Gençlik ve Tesettür

0
1351

Tesettür, gençliğimizin üzerinde ehemmiyetle durması gereken bir husustur.

 

Tesettür, yani avret yerlerini örterek gösterilmesi yasak olan kimselerden gizlemek, kadın-erkek bütün mü’minlere farzdır. Başkalarına gösterilmesi yasak olan yerlerini örtüp gizlememek, haramdır, büyük günahtır.

Ancak kadın ve erkeğin örtmesi gereken yerler farklıdır.

Erkekler için tesettür, dizleri ve göbekleri arasıyla sınırlıdır. Bunun dışında kalan bölgeleri açmalarında bir sakınca yoktur. Ancak giyimde edebe uygun olan, yaygın ve yerleşik usûle aykırı davranmamaktır. Bunun için sadece göbek ve dizler arasını kapatıp diğer bölümleri açıkta bırakan yaygın bir giyim şekli yoktur. Bu, sadece hamam ve benzeri yerlerde zaruretten kaynaklanmaktadır. Yaygın usûle göre erkeklerin giydiği elbiselerde kol, ayak ve başın dışında açık bir yer yoktur. Ne gariptir ki, asıl örtünmesi gereken kadın olduğu halde, bütün dünyada en kapalı giyinenler erkeklerdir.

Kadın için örtmesi gerekli olan yerler, el, yüz ve ayakları dışında kalan bütün vücududur. Ayrıca kadının vücut hatlarını belli eden dar bir elbiseyle örtünmesi câiz değildir. Çekici olmayan, bol bir elbise giymelidir.

Niçin tesettür bilhassa gençlik döneminde önemlidir?

Çünkü, gençlerin hızlı, hareketli ve gösterişi seven bir yapısı vardır. Gençler daha serbest hareket etmek, güzelliklerini göstermek, kurallarla kendilerini bağlamamak isterler.

Yaşlılık döneminde birçok kadının örtündüğü görülür. Çünkü gençlikten kaynaklanan duyguları zayıflamış, açılıp saçılmaya karşı bir istek kalmamıştır.

Ayrıca gençlik döneminde örtünmeye dikkat ederek, bu disiplini kendisine rehber eden bir genç kız, yaşı ilerledikçe çok rahat eder. Yoksa baştan kararlı olmayanlar ilerleyen yaşlarında da tesettüre gereken hassasiyeti ve ciddiyeti gösteremeyebilirler.

Tesettürün ehemmiyetini anlamak için iki âyet meâli verelim:

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle, evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların hür ve iffetli hanımlar olarak tanınmaları ve eziyete uğramamaları için daha uygundur. Allah ise, çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” (Ahzab: 59)

“Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, namuslarını da korusunlar. Zînetlerini ise görünmesi zarurî olan kısımlar müstesnâ, açığa vurmasınlar. Başörtülerini de yakalarının üzerini kapatacak şekilde iyice örtsünler. Kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kardeşlerinden, kardeşlerinin oğullarından, kızkardeşlerinin oğullarından, mü’min kadınlardan, câriyelerden, cinsî iktidarı olmayan hizmetçilerinden ve şehvet çağına gelmemiş çocuklardan başkasına zînet yerini göstermesinler. Gizledikleri zînetleri belli olsun diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hepiniz Allah’a tövbe edin, ey mü’minler, tâ ki kurtuluşa eresiniz.” (Nûr: 31)

Görüldüğü gibi ikinci âyette, “kimlere karşı tesettürlü bulunmak gerektiğini” belirtmek için çoğunluğu yakın akrabalardan oluşan uzun bir liste verilmektedir. Bunun anlamı, bu listede adı geçen kimseler karşısında açık-saçık bulunulabilir, demek değildir. Onların karşısında da, -diğerleri kadar olmasa da- edeb ve hayaya uygun bir kıyâfetle bulunmak gerekir.

Yüce Peygamberimiz de (a.s.m) tesettür hakkında şöyle buyurur:

“Allah çok hayâlı ve çok ayıp örtücüdür. Hayâyı ve örtünmeyi sever. Öyle ise biriniz yıkandığında avret yerini örtsün.” (Ebû Davud, Hammam: 1; Vitr: 23)

Örtünmek, mâdem ki Rabbimizin kesin emridir ve Allah örtünenleri sevmektedir; bu hususta çok büyük gayret sarf etmemiz gerekir.

Tesettür, her ne kadar herkese farz ise de, genç kızlarımızı daha fazla ilgilendirmektedir. Genç kızlarımız tesettür konusuna büyük ehemmiyet vermelidirler. Çünkü, tesettüre uyan genç kardeşimiz, hem günahtan korunmuş, hem de iki kat sevap kazanmış olacaktır.

Birinci sevap, Allah’ın kesin emrine uyduğu içindir.

İkinci sevap ise, birçok konuda olduğu gibi bilhassa tesettürün ihmal edildiği bu âhir zamanda ona dört elle sarılması, onu lisan-ı hâliyle ders verip ilân etmesidir. Tesettüre uyan bir bacımız, hem örtüye karşı çıkanlara bir set oluşturmakta, hem de örtünen veya örtünmek isteyen kardeşlerimize cesaret vermektedir.

Örtünen kardeşimiz, kendisini kötü bakışlardan da korumuş olmakta, âdetâ örtüsü onun için bir kale olmaktadır. Zaten örtülü bir kimse lisân-ı hâliyle her türlü kötü niyeti reddettiği için çevresinden de saygı görür.

Eğer örtülüysek daha bir önem vermeliyiz. Henüz örtünmemişsek, kısa zamanda önemli bir karar vererek Allah’ın ve Resûlünün (a.s.m.) emrine uymalıyız.

Bu konuda eğer âilemizin ve çevremizin tepkisi olursa, sabırla göğüsleyelim. Onları rencide etmeyelim, ama inandıklarımızdan da tâviz vermeyelim. Eğer örtümüzden dolayı bizi ayıplayan, itip kakan olursa, aldırmayalım.

Çünkü, kabre yalnız gireceğiz. Bütün insanların korkup birbirinden kaçacağı haşir meydanında amellerimizle baş başa kalacağız. Bize îmânımızdan ve hayırlı amellerimizden başka kimse yardım etmeyecek.

Önemli bir mesele de, tesettürün nasıl yapılacağıdır. Bu hususta, vücut hatlarını belli etmeyen geniş bir elbise, pardösü, manto ve başörtüsü kullanılmalıdır. Tesettür şartlarını yerine getirdikten sonra ne giyilirse giyilsin yeterlidir. Çarşaf veya pardösü giyen kardeşlerimizin birbirlerini rencide etmesi büyük yanlıştır. Bu hususta birbirimize hazımlı olmak, bunu tartışma konusu yapmamak gerekir.

Çünkü, çok daha önemli vazifelerimiz var.

Yazar:
Cemil Tokpınar

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.