Kuran Öğrenecek İnsan 7 Şeyi Disiplin Altına Almalı!

0
1403

Kuran Öğrenecek İnsan 7 Şeyi Disiplin Altına Almalı!

1.’si: Uyku meselesidir.

Sizler ilim talebelerisiniz. İlmi merak edip, burada toplandınız. İlmin başı da Allah’ın kitabıdır Bakınız; Allah Kuran’ı ilk indirmeye başlayacağı zaman zekattan, cihaddan, oruçtan, hactan hatta, hatta farz namazlardan önce –sabah namazından, öğle namazından, ikindi namazından önce- vs. bildiğiniz İslam’ın hemen hemen bütün emirlerinden önce hangi ayeti indirdi? Müzzemmil suresini indirdi. Uykuyu disiplin altına almayı emreden ayetler indirdi

Sonra ne oldu? O ayetlerden 1 yıl geçtikten sonra Allah Teala buyurdu ki: ‘Rabbin gördü ki siz kalkıp uykunuzu kontrol edebiliyorsunuz. Şimdi Kurandan okuyun, okuyun şimdi.’

Kime indi bu olay? Zekattan, oruçtan, hactan önce… Resulullah (sav)’a ve ilk Müslüman nesle. Aynı zamanda abdest farz değildi henüz. Gusül daha inmemişti.

Demek ki Kuran nesli, şuurlu Kuran ahlakıyla ahlaklanmış nesil, Kuran cihadını yapacak nesil olabilmek için bir numaralı yatırım abdestten önce, gusülden önce uykudur.

Uykusunun esiri olan, yastığın üstünde kafasını hareket ettiremeyen, kalkmak istediği zaman uykusundan kalkamayan Kuran gibi ağır bir yükü taşıyamaz. Tahrim suresini de taşıyamaz, Kevser suresini de taşıyamaz. Biz Tahrim suresini 114 sureden bir sure olarak öğrenmek istemiyoruz. Kuran’ın şifresini çözelim, Kuran’lı bir insan olalım diye öğreniyoruz. Bütün Kuran olarak görüyoruz, görmemiz gerekiyor. O zaman henüz Kuran ayetleri inmeden ilk iman nesle Allah şöyle bir uykunuzu görelim bakalım dedi. Bizde demek ki bizde geldik ya Rabbi desek, uykumuzu görmek isteyecek Allah. Burada çok önemli bir ayrıntıyı not defterlerinize muhakkak yazın. Beyninizde muhakkak iz yapsın.

Şimdi uyku önemli bir disiplin konusu dedik ya, Kuran adamı olmak için, Asiye ruhu taşımak için. Zannetmeyesiniz 15 saat uyursan, 2 saatin 3/2’sini boşa geçirdiğin için uykuyla geçer ömrün, onu demiyoruz. Karaktersiz bir uykuysa eğer, senin uyanıkken ki performansın düşecek. Onun için uyku disiplini şart diyoruz. Senin kaç saat uyduğun değil bizim aradığımız. Yataktan kalkınca uyanabiliyor musun biz onu merak ediyoruz. Çünkü insan yataktan kalkar, işine gider, mutfağına gider ama hala gözü açılmamıştır, uykusu açılmamıştır. Sıkıntı burada zaten. Evet, saat olarak da uykunun kontrol edilmemesi zayiattır. Ama asıl mesele; mesala 10 saat ortalama uyuyan birisi diyelim 10 saat uykusundan dolayı mesela 3 saate yakın fazla uyuduğundan zararı vardır. 3 saat fazla burada ama dağınık bir uyku huzursuz bir uykudan sonra geriye kalan 14 saati de başarısız geçirir.

Ayetler, hadisler, matematik, coğrafya kulağından girer, öbür kulağından bile çıkmaz. Kaybolur gider kafasından. Uyanık bir hayat için iyi uyumak lazım. Uyanık bir hayat yaşayabilmenin şartı uykuyu disiplin altına almaktır.
  • Kuran meraklıları, Kuran’ı hayat kitabı olarak değerlendirmek isteyenler 7 saatten fazla uyumayacaklar.
  • Aynı saatte uyuyup, aynı saatte kalkacaklar.
  • Hiçbir şekilde sudan bahanelerle uykusunu bölecek bir programı kabul etmeyecekler.
  • Uykuya zarar vermesin diye uykudan 3 saat öncesine kadar yağlı, hamurlu, nişastalı şeyler yemeyecekler. Neden? Uyku bizim için uyanık bir hayatı yaşamanın şartı. Eğer iyi uyuyamazsak, disiplinli uyuyamazsak, günlük hayatımız açık bir tarzda devam etmez.

Tekrar cümlemi toparlayabilirim. Dedim ki; Tahrim suresi okuyacağız inşallah. Kuran’ın bütününün şifrelerini çözmeye çalışacağız. Hayatımız boyunca örnek alacağımız Asiye’nin haleti ruhiyesini çözeceğiz inşallah. Bunun için okuduğumuz hemen etki etsin, bizim hücremiz kanımız damarımız olsun, boşuna okumuş olmayalım diyebilmek için 7 şeye hazırlıklı olması lazım dedik. Uyku ile başladık.

Ben niye böyle bir karar verdim peki? Tefsir okumak için uyku eğitimi diye bir ön söz olur mu hiç? Bunu Rabbim’den gördüm. Kuran’ın ilk neslini, Ashabı Kiramı Allah böyle yetiştirdi. Önce uykularını kontrol altına aldı. Biz burada Asiye’nin hayatını, mantığını yakalamak için Tahrim suresi okuyacaksak, Ashab’tan başka bir seçeneğimiz yok ki, Allah onları öyle yetiştirdi. Bizde onların davasının, onların başlattığı Kuran eğitiminin güya devamı olacaksak, önce uykumuz. Uykusunu zaman olarak, sistem olarak oturtamayan 20 günlük bir kampta değil, 20 senelik bir hayatta bile Kuran’ın adamı olamaz. Yürüyen Kuran olamaz. Çünkü Kuran, uyanıkların kitabıdır. Uyanıklık ise, uyumamak değildir. Uykunun etkisinden gün ortasında kurtulmaktır. Birinci maddemiz bu.

2.’si: Vakit meseledir.

Vakit, kontrol altında olmadan ilim gelmez. Burada önemli bir noktayı tıpkı uyku konusunda olduğu gibi zihnimize ve defterlerimize nakşedelim:

Hayatta en kötü israf, en ağır israf ekmek/su israfı değildir, vakit israfıdır. Vakit israfı, insanın parmağının veya derisinde herhangi bir yerin kesilip, kan akması gibidir. Bir insan düşünün… parmağı kesilmiş, kan damlıyor, o ise işine gücüne devam ediyor. Tarlada çalışıyor, damla damla da kan akıyor parmağından. 1 saat sonra, 5 saat sonra bu insan tarlada çalışmaya devam edebilir mi? Bütün vücudu insanın kan olsa, damlaya damlaya bitecek. Parmağından kan damlarken, o damlamayı durdurmadan insanın saatlerce çalışması mümkün olmadığı gibi, vakit israfını önlemeden de hiçbir insan Kuran’ı veya herhangi bir ilmi elde edemez. Çünkü ilim tıpkı bünyede dolaşan kan gibidir. Ruhumuzun kanı da ilimdir. Vakit israfı yapan ise, parmağı kesilmiş insan gibi ilmin önünü kesmiştir. İlim ondan damla damla akıp gitmektedir. Vakit israfı, ekmek israfından daha önemlidir dedik. Çünkü bir kamyon ekmeği çöpe atmış bir insan, zaman geçtikten sonra ne kadar kötü bir şey yaptığını anlasa, oturup ağlayıp tövbe istiğfar etse, Cehennem’den kurtulur, tövbesi olan bir şey. Bir kamyon ekmeğin, bir varil suyun –velev zemzem suyu olsun- israfının tövbesi var. 1 saat boşa harcanan, israf edilen vaktin tövbesi nasıl olacak?

Diyebilir mi ‘Ya Rabbi, ben 23 yaşındayken 2 buçuk saatimi boşa harcamıştım, şimdi tövbe ettim. Yeniden ver bana onları.’ Böyle bir tövbe olabilir mi?

Dönüşümü olmayan tek tövbe çeşidi vakit israfıdır. Vakit israfı dışındaki bütün israfın dönüşümü var. Bir yolla geri dönüyor. Ekmek israf ettin, kuşlara yem oldu. Belki sevap bile olur sana ama vakit Allah’ın en büyük nimetidir. Saniyelerle harcıyoruz bunu biz. Allah’ın en büyük nimeti olan saniyelerin kıymetini bilmeyen, Kuran nimetine sahip olamaz. Öğrenir, öğrenemez demedim. Çok bilir, ona da itiraz etmedim. Ama Tahrim suresini öğrenip, Asiyeleşemez. Bu nedenle Allah’ın en büyük nimeti olan hayat nimet ki onu saniyelerle, dakikalarla, günlerle, yıllarla ölçüyoruz. Bir kızın iffeti kadar değerli olmalıdır. Bir delikanlının namusu kadar değerli olmalıdır.

Cep telefonunu alıp gittiğinde birisi bağırıp çağırdığı halde,  1 saat vaktini boşa çalan birisine kızmayan Kuran nimetine sahip olamaz. Çünkü Allah, vaktinin kıymetini bilmeyene, vakte yemin ettiği Kuran’ını vermez. ‘Vel-asr’ Allah vakte yemin ediyor. Kuran vakte yemin ediyor, Allah’ın yemin ettiği vakti o çöpe atıyor. Kuran zaman kitabıdır, vakit kitabıdır.

Bu nedenle Kuran eğitimine bir ayet için bile olsa karar veren, 7 şeyi disiplin altına alacak. Bunlardan bir tanesi de vakittir dedik.

Vakti uyumayarak, hep namaz kılarak geçirecek demiyoruz. Vaktinin nasıl geçtiğinin hesabını bilecek diyoruz. Uyuyacak, 3 arkadaşıyla toplanıp, çekirdek yediği de olacak belki. Hiç sakıncası yok. 2 arkadaşıyla bir araya gelip, espriler, mizahlar, fıkralar anlattığı dakikaları, saatleri de olabilir ama çekirdek yemek için toplanıp, önünde karınca kümesi gibi büyük bir çuval çekirdek kabuğu biriktiği halde hala çıt çıt devam ediyor değil.  Bir avuç çekirdeği yiyip, neşelenip, işine devam etmektir. Çünkü beden yorulur, moraller kırılır. 24 saatin içinde yarım saat çay içmeye, 5 saat sonraki yarım saate çekirdek yemeye, 3 saat sonraki yarım saate şöyle bir çay içmeye, şöyle bir arkadaşlarla fıkra anlatmaya geçilebilir. Namaz saatinde namaz, ilim saatinde ilim, uyku saatinde uyku, yemek saatinde yemek, espri saatinde de espri hiçbir sakıncası yok

Mümin, etten kemiktendir. Cihat gerektiği zaman çelik gibi adam olur ama vakti gelince de dünyanın en neşeli insanı olur. Öyleydi Peygamberim (sav) bizde tıpkı onun gibi yaşayacağız inşallah. Ne zaman çekirdek yiyeceği belli olmayanın vakit harcadığını söylüyoruz. Çekirdeğe vakit ayırmakta sakınca yok ama yemeğin bütününe 10 dk vakit ayırıp, çekirdeğe 3 saat ayırırsan bu komik olur.

7 şey. Birincisi; uyku. İkincisi; vakit.

3.’sü: Yemektir.

Dikkat ederseniz, bunlar Allah’ın nimetlerini değerlendirme malzemesi olarak saydığımız şeyler. Orijinal, temel bunlar. Ekstra değil. Yemek ile ne kastediyoruz?

1.Kuran telaffuz edecek ağız haram tatmamış ağız olacak. Şüpheli gıda bile tatmamış olacak.

2.Mide kadar yiyecek, iştah kadar değil.

3.Tefekkürü zorlaştıran, beyni kapasitesinden aşağı tutmaya sebep olan gıda çeşitlerinden uzak duracak; unlu maddeler, aşırı şekerli maddeler, kızartma maddeleri, gaz yapan maddeler gibi. Uzak duracak. Neden? Çünkü midesi kontrol edilemeyenin beyni kontrol edilemez. Açken de beyin aktif olmaz, mide patlarken de beyin aktif olmaz. Kuran ise beyinlerde nükleer enerji oluşturmak için gelecek. Beyin şarjını kaybettikten sonra yemek problemi yüzünden, orada Allah’ın kitabı gelip, yer bulamaz.

4.’sü: Arkadaştır.

Arkadaşını görüp, bir insanın ne olacağına karar verebiliriz. Kuşlar, kendi aralarında, tavuklar kendi aralarında, inekler/koyunlar kendi aralarında dolaştıkları gibi, Kuran adamı olacak ilim talebeleri de kendi aralarında dolaşırlar. Akşama kadar çakalların arasında dolaşıp, akşam tavuk kümesine gelen tavuk olmaz herhalde. Çakallar onu yer bitirirler. Akşam kalacağın kümeste gündüz dolaşırsın. Bugün ben Allah’ın kitabını öğrenme yoluna çıktıysam, ne kadar başarılı olacağımı arkadaşlarımdan görebilirim. Arkadaşlarımın karşısına geçip, kime benziyor bunlar diye baktığımda benimde sonumun ne olacağı belli olmuş olur.

Dersten çıktıktan sonra çay içerken de, çekirdek yerken de, tur atarken de, dersin uzantısı olan konuları konuşuyorsan, iyi bir arkadaş çevremiz var demektir ama beşinci dersten çıktık, derste fırtınalar esmişti konular şuydu buydu. Herkes eline telefonu alıp, öbür dünyadan meselelere dalmış ise, o arkadaş çevresi değil, çakal çevresidir. Onların arasında bir tavuğun yumurtlaması mümkün değil. Zor ama gerekli olan bir şey bu. Kuran talebelerinin hangi şartlarda Kuran nesli olabileceklerini konuşuyoruz. Hem erkek için, her mümin için…

5.’si: Plan program olacak.

Burada sizler Tahrim suresinin hareminde ders yapıyorsunuz. Allah mübarek etsin. Eğer burada bulunuşunuz sizin bir ders varmış, dinleyelim ise, boşuna oturuyorsunuz. Hayır! Asiyeleşmenin ölçüleri, kalıpları dağıtılıyormuş alayım diye geldiyseniz, Allah’ın izniyle yakalarsınız.

Ne aradığınızı, planınızı/programınızı siz bilmelisiniz. Melekler görmelidirler. Plan/program şart. Sende tohum kabiliyeti varsa, çöplükte bile çiçek olursun sen. Ama kabiliyetin yoksa, dünyanın en güzel bahçesi de senin için çiçek olmaya müsait değildir. Biz ne istediğimizi bileceğiz, büyük düşüneceğiz, büyük düşünmek için büyük plan yapacağız. Büyük plan için büyük fedakarlıklar yapacağız ve büyük sonuca ulaşacağız. Cenneti arzu edip, dünyadan vazgeçememek gülünç olur. Kuran ilmini merak edip, bunu şehir parklarında elde edeceğini zannetmek, akılsızlık olur. Neyin nerede bulunacağını bilmeyecek kadar da cahil değiliz. Kabe’yi tavaf etmek için nereye gitmek gerekir? Mekke’ye mi? Erzurum’da bir camiye mi? Tavaf nerede yapılır? İlim nerede elde edilir? Bunun planı/programı olmalı. Hele bir çıkalım bakalım, nasibimize ne çıkarsa. Böyle bir kültür bereketsizliktir. Allah buna yardım etmez. Çıkıyorum. Döndüğümde Asiye olarak dönmüş olacağım inşallah. Çıkıyorum günlük programımda şu kadar ders, şu kadar istirahat, bu kadar yemek var. Bunu bilmeliyim. Bir ilim talebesi, Asiyelik/Meryemlik/Hannelik adayı bu kamp kaç gün?20 gün. 17. Günü saat 3’te neredesin diye sorulduğunda cevabı hazır olmalıdır. Ne bileyim, ne rastlarsa o gün diye çıkıyorsan, eli boşa dönebilecek olan birisin. Niyetin büyük değil ki, Allah sana versin. Ne istediğini sen bilmiyorsun ki, melekler sana amin desin..Demek ki 7 şey elimizin altında, kontrolümüzde olacak.

6.’sı: Kesinlikle bir mürşit gerekir.

Aksi takdirde sen, açılmamış/yapılmamış yollardan bir yere gitmeye çalışırsın. 10 km’lik yol gideceksin ama olmayan yolu yaparak gideceksin. 10 senene mal olabilir bu. Yapılmış, çalışan bir yolda ise 1 saatte gideceksin. Bir talebenin mürşidi olacak. Ashabı Kiram’ın mürşidi vardı: Resulullah (sav) Onun da mürşidi vardı: Cebrail. O da Allah’tan alıyordu. Allah’ın ötesi yok. Allah’a gidinceye kadar nereden tutarsanız tutun, onun bir ötesi vardır. Her şeyin üstünde bir bilen daha var. Mürşid, elinden tutan, yol gösteren, danışmanlık yapan demektir. Ya sen katedeceksin bu yolları tek başına ya da katetmiş, o badireleri geçmiş birisi sana yön verecek. Böylece tecrüben birisinin tecrübesi olacak. Sen kendi emeğini de ona koyunca bundan çok güzel bir sonuç elde edeceksin. Hayır, ben denemek istiyorum kendim demek istersen, bu elbette çok büyük bir günah olmaz, deneyebilirsin ama ömrünü tekrarlayamazsın. Zaten ilme, Kuran’a, Tahrim suresine verebileceğin, ayırabileceğin zaman zaten sınırlıydı. O sınırlı zamanı sen test ederek geçirdin. İş yapmaya gelince vaktin bitti. Evlendin, çocuğun oldu, annen hasta oldu, baban hasta oldu, ders verecek hocan emekli oldu, hocan öldü. İlmin engel üstüne engeli var. Hiç kimsenin defalarca yazıp bozabileceği kadar ömrü yoktur. Denemeye harcanacak kadar ömrü yoktur kimsenin. Çünkü Allah herkese her fırsatı bir defa veriyor.

Muhakkak ilim yolculuğuna önceki tecrübelerin sahiplerinde istifade ederek çıkmak lazım.

Elbette bu mürşidimiz bizim üzerimizde maddi menfaat beklentisi olan veya bizi kendi adamı gibi gösteren, bizi kum torbası gibi kullanmak isteyen biri olmayacak elbette. Mürşid kimdir biliyor musunuz ey Kuran talebeleri! Mürşid, seni 10 sene gece-gündüz ders okuttuktan sona bile, sen onun yanında kalmışsın veya kalmamışsın, eni filanca oca okuttu demişsin veya dememişsin hiç ilgilenmeden, sana dualar edip, seni gönderebilen insandır. Bu dinine adam toplayan insan demektir, Mürşid budur. Sana 2 ay ders okuttuktan sonra bir yere gidemezsin, hakkımı helal etmem diyorsa, benim yazdığım dergiye abone olacaksın, benim yanımda duracaksın diyorsa, o seni kum torbası gibi yanında tutmak istiyordur. O mürşid değildir, işletmecidir. Ticari işletme yapıyor. O kendine adam topluyor, grubun adam topluyor. Mürşid, Kuran’a adam toplayan insandır. Resulullah (sav)’a adam toplayan insandır. Böyle bir Mürşid nerede bulunur ki diye hiç kimse sormasın. Sen nerede bulunuyorsan, o da orada bulunur.

İyi bir hoca yok diye herkes iddia ediyor. iyi talebe var mı da, iyi hoca yok?

Ben çok istiyorum okumayı. Sonra? Çok istiyorsun da, çok fedakarlık yapabiliyor musun? Herkes her şeyi istiyor. Bende mesela hemen yarın sabah Adn cennetlerinde olmak istiyorum ama ölmemek şartıyla. Çünkü dünyada çok güzel. Böyle bir beklenti olur mu? Gülmez mi buna bütün bir dünya? Melekler gülecek olsa, kahkahayla gülmez mi? Mürşit dolu, dolu. Neden? Çünkü Allah arayan kullarını çaresiz bırakmıyor. Gerçekten mürşid arayıp aramadığına, bulunca kıymet bilip bilmeyeceğine bakar Allah. Sana dağdan, ovadan, şehirden, köyden gönderir mürşidini Allah. Çünkü mürşid, bir bağ sakallı insan, akademik kimliği olan insan demek değil ki. Mürşid, sana yön veren insan demektir. Hiç okuma yazma bilmeyen, hatta Tahrim suresi deyince Kuran’dan mı bu sure diye sana gülünç sorular soran birisi sana bir cümle söyler. En moralin kırık olduğu bir zamanda o doping olur sana. Gider dersine çalışırsın, o güne kadar elde edemediğin büyük bir ilmi elde edersin. O cahil zannettiğin adamın sana yaptığı bir espri senin ilminin temeli olur. Allah, neyi nereden göndereceğini bilir. Biz sadece mürşidi hak edip etmediğimizi düşünmek zorundayız. Ve avucumuzun içinde olması gereken 7 şey söz ettik.

7.’si: Bu 6’sının toplamından oluşacak ilim niyetidir. İlme niyet! İlme niyet! İlme niyet!

Bir Müslüman insan düşünün… Ramazan günü sahura kalkıyor. Yiyor, içiyor. Niye yedin, içtin? Diye sorduğumuzda herkes kalktı, kahvaltı bu saatte yapılıyor herhalde dedi. Akşama kadar da vakit bulup, yemek yiyemedi. Bu Müslüman ramazan orucu tutmuş sayılır mı? Sahur yedi. Yesin. İftara da oturdu. Otursun. İbadet niyetle olur. Allah niyet tartar. Allah’ın terazisi niyet ve ihlas tartıyor. İlim; oruçtan, namazdan, hactan, cihaddan çok geri kalır bir ibadet değildir ki. Orucu zayıflamak için tutan bir adam oruç tutmuş olur mu? Hacca hediye getirmek için torunlarına gitse birisi, o arada da hac yapmış olsa, hac yapmış olur mu? Allah için ilim elde etmek ki ilmin başı Kuran’dır. Kuran’a şifremiz olsun diye Tahrim suresi öğrenmek istiyoruz. Bu ilimdir, ilmin özüdür, ruhudur diyoruz. Böyle bir ruh, böyle bir ilim niyetsiz Allah katında itibara alınır mı?

Bunun için 7.avucumuzun içinde olması gereken şey niyetimizdir.

Güçlü bir niyetle,tıpkı namazda/oruçta ki gibi Allah’ı kastederek, Cennetini bekleyerek ilim mücahidesi, alimesi olmak için Allah’a sığınarak, O’nun yardımını talep ederek, tıpkı namaza dururken ‘ya Rabbi niyet ettim senin rızan için sabah namazının farzını kılmaya’ deyip, Allahu Ekber dediğimiz gibi İlim talebesi! Tahrim suresi okuyacak hanımefendi/delikanlı/beyefendi: Kalemini alıp not tutacağı zaman ‘Bismillahirrahmanirrahim’ diyerek  ‘Ya Rabbi! Kitabını öğrenmeye niyet ediyorum, kabul et!’ diye başlamalıdır. Sabah namazına niyet eder gibi. Eğer sabah namazını rızası için kıldığın Allah’ın ilmini öğreneceksen. İlahiyat diploması alacaksan, kesinlikle niyete ihtiyaç yoktur. Çünkü samimi niyetine binaen bu dört yıllık diploma bu zata verilmiştir yazmıyor üzerinde. 4 yıl gelip gittiği için bu diploma verilmiştir yazıyor. Bunlar için niyet gerekmez iyi puan almak gerekir derse devam etmek için. Kuran ilmini hazmetmek, kanımızda hücre olmasını sağlamak için niyet gerekir. Eğer niyetimiz yoksa, boşuna kürek sallıyoruz demektir.

Dikkatten kaçan 7 şeye vurgu yaptım. Korkunç bir düşmanımız var bizim: İblis! Bu bir kelime az öğrenelim biz diye uğraşacak ve Allah’tan başkası da ona karşı bize yardım edemez. Allah’ın da bize yardım etmesi için, uykumuzu kontrol ettiğimizi görmeli, vaktimizi düzenli kullandığımızı görmeli, yemeğe köle olmadığımız görmeli, helal yediğimizi görmeli ve temiz bir arkadaş çevresinde oturup kalktığımızı görmeli, planımızı programımızı görmeli, bir Mürşid arayışımızı görmeli, ilmi namaz gibi niyet ederek/ibadet kastıyla yaptığımızı görmeli Allah. Bunu becerebilirsek, çok basit. Kapılar açıldı demektir. Bismillahirrahmanirrahim diyerek yola çıktık demektir.

Nureddin Yıldız, Asiye Olmak 11 Dersinden Notlar

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.