Mehri Ebu Talha’nın İman Etmesi Olan Hanım Sahabe Ümmü Süleym

0
1136
Mehri Ebu Talha’nın İman Etmesi Olan Hanım Sahabe Ümmü Süleym

Ümmü Süleym’in asıl adı; Rümeysa bint Milhan. Babası Milhan, annesi Melike. İkisi de mümin, ikiside mümine. Resulullah’a iman edip, sahabi olma şerefini elde eden bahtiyar bir adam, bahtiyar bir kadın. 4 çocuk sahibi (2 kız-2erkek) Oğlanlar Biru Maine şehitleri (Kuran Öğretmenlerinin katledildiği büyük facia) 2 kız. Biri bugün burada anlatacağımız Ümmü Süleym diğeri ise onun küçük kardeşi Ümmü Haram. İkisinin de ruhu şad olsun. Onun hayatını hayatlarımıza taşıyacağız ki, yürüyüşü bize ilham olsun…

Doğum tarihi net değil ama onun 2 tane oğlu var ki, tarihe altın isimlerle adlarını yazdıran iki oğul. Bera İbn  Malik, Enes İbn Malik… Büyük olan Bera İbn Malik, çok büyük ihtimalle Nübüvvet ile yaşıt, yani miladi 610. Bunun üzerinden annesinin yaşını hesaplayabilirsiniz. Takriben 30 yaşlarında bir anne olarak hayatına devam ediyor. Bera o gün rızık olarak Allah’tan sadece şehadet isteyen bir yiğit olarak tarihe yazılacak. 2 sene sonra ise İslam’ın yüz akı olan Enes b. Malik o haneye gelecek.

Gençliğinde İslam’dan bihaber Ümmü Süleym ama bir müddet sonra Nübüvvetin 10. Yılı olduğu zaman, o günler Malik İbn Nadr isimli biriyle evlenmiş, ikisi de aynı kabileden, aynı mahalleden.

Evleniyorlar, 2 tane erkek çocukları oluyor ve büyümeye başladıkları o günlerde o çocuklar İslâm’ın mesajları Mekke’de duyuluyor. Nübüvvetin 10. Yılı artık İslam’ın mesajları Mekke topraklarına sığmıyor. Artık Mekke imana yatak olmuyor. Efendimiz (sav) Taif’e gidiyor, orada da kapılar kapalı. Medine’den gelen çadırları dolaşırken, bir gece 16 çadıra gitmesine rağmen hepsinden red cevabını alıyor Efendimiz. Ama Risaletin davasında durmak yok. Dönüş yolunda yürürken Akabe denilen yerde ufacık bir çadır görüyor. O çadır Medine’den gelen 6 delikanlının çadırı. Esad b. Zürare var başlarında. Efendimi varıyor o çadıra, İslam’ı arz ediyor, Esad kabul ediyor. 6 kişide Müslüman oluyor. Medine’nin ilk müminleri onlar. Varıyorlar Medine’ye. Kendi evlerinden başlıyorlar anlatmaya. Darul Esad olacak Esad b.Zürare’nin evi. İmana mektep olacak talebeler yetiştirecek orada aynen Mekke’de ki Darul Erkam gibi. Ve o günler Ümmü Süleym..

Büyük oğlu Bera 11, küçük oğlu Enes 9 yaşında. Ana, Esad b. Zürare’nin elinden iman şerbetini içmiş, oğullarına da bir ana hassasiyetiyle imanı talim ettiriyor. Ama Malik İbn Nadr imana kapısını kapatmış ve bir gün Ümmü Süleym’i tehdit ediyor; Bırak bilmediğin bir dini, ataların dinini terk etme. “Eğer duyarsam, sen terk etmişsin, çocuklarımı çevirmişsin bu yoldan, ben bilirim yapacağımı” diyor. Enes b. Nadr, Malik’in kardeşi, o iman şerbetini içmiş ama Malik İbn Nadr’a nasip olmamış.. Allah hidayet eder, kime? İsteyene.. Ama o kapıları kapatmış.

Nuh gibi bir babanın oğlu olursun, adın Kenan olur; küfür üzere ölebilirsin.

Firavun gibi bir zalimin hanımı olursun. Adın Asiye olur; iman üzere ölürsün. Tarih bize bir kez daha bunu söylüyor. Malik İbn Nadr, o iman ailesinde, öyle bir müminin ve mücahidin kardeşi olmasına rağmen (Enes b. Nadr) kapılarını kapatmış. Ümmü Süleym ne kadar ısrar etse de, bir türlü onu dinlemiyor, onun yürüyüşüne de engel oluyor. Bir gün Ümmü Süleym, Enes’i karşısına alıp ona Kelime-i şehadeti talim ettirirken, eşi içeri giriyor. Kızıyor, çıkıp gidiyor Şam’a ve bir daha da geri gelmiyor. Ya şam’da ya Şam’a giderken, daha önce kan davası güttüğü birilerinin saldırısına uğrar ve bu dünyadan müşrik olarak gider.

Ebu Talha’nın iman etmesine vesile olacak ve sonradan evlenecekler. Ebu Umeyr adında bir oğlu olacak. Ve sonra Rabbimiz Ebu Umeyr’i onlardan alacak. Gösterdikleri teslimiyet sebebiyle Allah onlara Abdullah adında bir evlat verecek, Muhaddis olacak. Onun soyundan tam 10 tane torunu olacak ki, hepsi farklı bir ilimde zirve yapmış…

Ümmü Süleym bize özellikle 5 alanın ideal halini gösterdi.

İdeal bir Müslüman

İdeal bir evlat

İdeal bir eş

İdeal bir anne

İdeal bir muallim

Bu 5 alana ait işaretler verdi bize. Bu 5 alan ait Ümmü Süleym Validemizin hayatının üzerinden ben size 5 tane cümle söyleyeceğim:
  • Teslimiyet, ideal bir Müslüman’ın olmazsa olmaz vasfıdır, onu istenilen düzeyde hayatına hâkim kıl ki, gerçek manada iman ehli olabilesin.

Teslimiyet neymiş? İdeal bir Müslüman’ın olmazsa olmazıymış. Teslimiyet olduğu zaman bir Müslüman Allah’ın kitabından, Resulullah’ın sünnetinden bir hakikat duyduğu zaman acaba demez, şüphe duymaz anında teslim olur. Çünkü hayatımızın yegane rehberi olan Efendimiz (aleyhisselam) dedi ki; ‘Hevalarını benim getirdiklerime teslim kılmayan, iman etmiş olamaz.’ Anladınız değil mi? Anlayabileceğiniz bir şey söyleyeyim: Hz. Ali der ki: “Ben birçok şeyi aklımla bulup, aklımla amel etmeyi seven birisiyim. Ama İslam, akıl/mantık dini değildir, teslimiyet dinidir. Eğer her şey akılla olsaydı, ben ayaklar mesh edilirken, üstünün değil altının mesh edilmesini isterdim.

Çünkü biz ayaklarımızın altıyla geziyoruz ama değil mi ki Efendimiz mesh ederken, altını değil üstünü meshetti. Bitti benim için. Sormam artık Resulullah niye öyle yaptı?” Bu nedir? Teslimiyettir bu. Bu çağda kaybettiğimiz en önemli vasıf budur. Bakın biz bu çağın Müslümanları olarak yaşamak durumunda olan müminler olarak, biz şüphe ile merakı birbirine karıştırıyoruz. Evet, merak olmalı çünkü merak ilmin hocasıdır. Ama şüphe olmamalı. Şüphe yüreğe atılan bir kurttur. Şüphenin olduğu yerde iman olmaz. Şüphenin olduğu yerde Salih amel olmaz. Şüphenin olduğu yerde sonuna kadar kemalata yürüyüş gibi bir yürüyüş olmaz. İşte Ümmü Süleym Validemiz, teslimiyetin müminin hayatında nerede durmasını böyle anlatıyor. Bir müslümanın ideal halinin teslimiyetten geçtiğini beyan ediyor.

  • Ana-babaya ve kardeşlere ihsan ideal bir evladın olmazsa olmaz vasfıdır; onu istenilen düzeyde hayatına hâkim kıl ki, Allah’ın sınırlarını aşmayasın, Allah’ın hukukuna riayet edebilesin.

Biz bireysel yaşayan insanlar değiliz. Aileye inanan insanlarız. Anne ve baba bizim için en kutsal emanetlerdir. Ysşımız kaç olırsa olsun ana babaya ihsanla mğkellefiz. Yaşımız kaç olırsa olsun kardeşlerimizle ilgiyi ve alakayı devam ettirmekle mükellefiz. Çünkü sıla i rahmi koparandan Allah da Resul’u de yüz çevirecektir. Madem öyle ideal bir hukuk mu istiyorsun? İdeal bir evlatlık mı istiyorsun? Olması gereken ikinci husus bu.

  • Hanım isen itaat, erkek ise meşveret, ideal bir eşin olmazsa olmaz vasfıdır; onu istenilen düzeyde hayatına hâkim kıl ki, evini cennet kılabilesin.

Hanım ne yapacak? Kocaya itaat edecek. Koca ne yapacak? Diktatörlük yapmayacak. Meşvereti evin en temel özelliği kılacak. Hatta hanımlar o işi çok iyi bilirler. Son sözü kocaya söylettirirler akıllı kadınlar. Ama son söz şu olur: ‘Hanım sen bilirsin.’ Bu sözü söylettirebilecek ama bunu itaat ve meşveret çerçevesinde söylettirebilecek bir ev Allah’ın izniyle cennet bahçelerinden bir bahçedir.

  • Muhabbet ideal bir annenin olmazsa olmaz vasfıdır; onu istenilen düzeyde hayatına hâkim kıl ki, evladını gözünden bile sakınsan, Allah’ın davasına kurban olarak verebilesin.

Evladını gözünden sakın ama Allah’tan sakınma. Allah’ın dinine, Allah’ın davasına, risaletin davasına kurban olacak evlatlar lazım. Bugün niye bu haldeyiz? Niye bu çağdaki Ebu Leheblerin, Ebu Cehillerin karşılığında Beralar ve Enes’ler yok? Onları yetiştiren Ümmü Süleymler yok da onun için. Eğer Ümmü Süleymlerimiz olsaydı, evlatlar Bera gibi olacaktı. Rezzak olan Allah’tan rızık olarak şehadet isteyecekti.

Risaletin davasına kurban olacaktı ve bu davanın yükünü omuzladığı içinde halimiz çok daha farklı olacaktı. İşte biz muhabbeti ideal bir annenin temeli olarak edinirsek, Allah’ın izniyle evlatlarımızın kalitesini böyle göreceğiz.

  • Aşk ideal bir muallimin olmazsa olmaz vasfıdır; onu istenilen düzeyde hayatına hâkim kıl ki, Peygamber sevdası ile yoğrulan talebeler yetiştirebilesin.

Eğer sevdamız, Peygamber sevdası olursa… Eğer sevgimiz, muhabbetimiz onların üzerinde yoğunlaşırsa… Ne dedi sözün ve hayatın yegane sultanı olan Aleyhissalatu vesselam Efendimiz; ‘Kişi sevdiğiyle beraberdir.’ Siz sadece bu sözü bu dünya için mi anlıyorsunuz? Hayır. Bu sözün iki cephesi vardır. Hem burada, hem orada… Eğer sevdiğiniz ile bu dünyada beraberseniz ‘Korkmayın, öte dünyada da berabersiniz. Eğer bu dünyada sevdikleriniz Peygamber ve ashabının dışındaysa ‘Korkun! Onlarla berabersiniz.

Enes b. Malik ‘Allah Resulü (sav)’den çok hadis naklettim.’ Diyor. O bilmiyor sayısını biz biliyoruz arkasından; 2286 hadis nakletti. ‘Çok hadis naklettim ama bir hadis var ki, her naklettiğimde benim için düğün bayramdır o hadis.’ Enes hangi hadis o hadis? ‘Kişi sevdiğiyle beraberdir.’ Çünkü ne zaman o hadisi nakletsem, derim ki Enes! Senin ibadetlerin en Ebubekir kadardır, ne Ömer kadardır! Ama değil mi ki, Resulullah dedi ya kişi sevdiğiyle beraberdir. İnanıyorum ki, ahrette Cennette onlarla beraberim.’

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.