Teheccüd Namazı

0
3435

Teheccüd Namazı! Gece Namazı! Teheccüd Namazı Kılınışı! Teheccüd Namazı Nasıl Kılınır?! Teheccüd Namazı Hakkında Bilgi! Teheccüd Namazı İle İlgili Soru ve Cevaplar! Teheccüd Namazı İle İlgili Hadisler!
Teheccüd-Namazı-Banner

Geceleyin uyanıp kılınan namaza teheccüd namazı denir.
Teheccüd sözlükte, uyumak ve uyanmak manasında olup, zıt anlamlı kelimelerdendir. Daha sonra gece uyanıp namaz kılan kimseye, bu kökten türetilmiş “hecûd” denilmiş ve böylece teheccüd, terim olarak namaz ve Allah’ı zikir için gece uyanmak manasında kullanılmıştır. Genellikle yatsı namazından sonra, daha uyumadan veya bir miktar uyuduktan sonra kılınan namaza gece namazı (salatü’l-leyl) denir. Gece uykusu bölünerek kalkıp kılınan namazlara ise teheccüd namazı denir.

Tabiinin büyüklerinden Esved ile Alkame: “Teheccüd uykudan sonradır” demişlerdir. Hatta hiç uyumaksızın bütün geceyi ibadetle geçirmeyi adet edinmek mekruh sayılmıştır. (Tecrid-i Sarih Tercümesi) Buhârî’nin Amr b. el-As’dan (ra) rivayetine göre bir kere Resulullah (asm) Abdullah b. Amr’e “Ey Abdullah! Senin her gün oruç tuttuğun ve her gece baştan başa namaz kıldığın haberi bana ulaşmadı mı sanırsın ” buyurmuşlardır. Abdullah da, “Evet öyledir, ya Resulullah! Bütün gece namaz kılarım” demiştir. Resûl-i Ekrem, “Sakın öyle yapma. Kâh oruç tut, kâh iftar et, gecenin bir kısmında namaz kıl, bir kısmında uyu” buyurmuştur.

Eğer gece teheccüt namazına kalkacak isek vitir namazını geciktirip teheccüdün ardından gecenin son namazı olarak kılmamız daha faziletlidir. Vitir namazı gecenin son namazı olarak teşrî kılınmıştır. Gece kalkmak konusunda problem yaşayanlar için bu namaz gene yatmadan önceki son namaz olmalıdır. Yani teheccüdü bu namazdan önce kılmalıdır. Teheccüt ve vitir namazları geceye bırakıldığı zaman, namaz tesbihatını yatsı namazından sonra yapmak gerekir. Vitir namazından sonra ayrıca muhtelif duâlar ve virdler yapılabilir.

Aşagıdaki Resimli Anlatım 2 Rekatta Selam Verilecek Şekilde Hazırlanmıştır.
Eğer 2’den Fazla 4-8-10-12 Rekat kılmak istiyorsanız Bu 2 Rekatı Aynı Şekilde Tekrarlayarak Gerçekleştirebilirsiniz. ( Örneğin; 8 reket kılmak istiyorsanız, 2 rekatlık bu namazı 4 defa kılmanız yeterli olacaktır. 2×4=8)

[tabs style=”h1″ ]
[tab title=Teheccüd Namazı ]

Tehecüd ve Gece Namazının 2 Rekat Şeklinde Kılınışı

1. Rekatın Kılınışı

Namaz Başlangıcı (Niyet)Namaz Başlangıcı (Kadın)

Niyet Edilir

Abdest alınıp, ayakta olarak kıbleye dönülür. Ayakların arası dört parmak açıklıkta olur.

Kadınlar, vücûdun şekli belli olmayacak şekilde, tepeden tırnağa kadar örtünür. Yalnız eller ve yüz açık kalır.

Ellerini kol ağzından dışarı çıkarmaz. Namazda, kadınlar için en iyi örtülü olmanın en kolay şekli, ellerini de örtecek geniş bir başörtüsü ve ayaklarını da örtecek, geniş ve uzun bir etektir.

Önce “Niyet ettim Allah rızası için Nafile Namazı kılmaya”diyerek niyet edilir.

 Tekbir GetirilirTekbir Getirilir

 Tekbir Alınır

“Allahü ekber” diyerek iftitâh tekbîri alınır.

Erkekler tekbîr alırken; ellerin içi kıbleye karşı ve parmak araları normal açıklıkta bulunur. Eller kulak hizasına kaldırılır.

Kadınlar tekbîr alırken; ellerinin içi kıbleye karşı, parmak araları normal açıklıkta ve parmak uçları omuz hizâsına gelecek şekilde ellerini yukarıya kaldırırlar.

 Kıyam EdilirKıyam Edilir

Kıyam

Tekbîrden sonra eller bağlanır. Kıyamda yani ayakta iken secde edilecek yere bakılır.

Erkekler sağ elin avucu, sol elin üzerinde ve sağ elin baş ve küçük parmağı sol elin bileğini kavramış olarak ellerini göbek altında bağlarlar.

Kadınlar Sağ el sol elin üzerinde olacak şekilde ellerini göğüs üstüne koyarlar. Erkeklerde olduğu gibi sağ elin parmakları ile sol elin bileğini kavramazlar. Elleri baş örtüsünün altında tutmaya çalışmalıdır.

Eller bu şekilde bağlantıktan sonra, Ayakta sırasıyla;

Sübhâneke okunur,

Eûzü Besmele çekilir,

Fâtiha Sûresi okunur, (Ardından ‘Âmin’ denir.)

-Zamm-ı sûre okunur. Meselâ, İnnâ a’taynâ… okunur. (Zamm-ı sûre, namazda okunan sûrelere denir.)

 Rükûya GidilirRükûya Gidilir

Rükû

“Allahü ekber” diyerek rükü’a varılır yani bel doksan derece eğilir.

Burada üç defa  Sübhâne rabbiye’l-azîm denilir.

Rükü’da iken ayakların üzerine bakılır.

Erkekler rükü’da, parmaklarını açıp, dizlerin üstüne kor. Sırtını ve başını düz tutar. Bacaklarını ve kollarını dik tutarlar.

Kadınlar rükûda, sırtını ve başını, bacaklarını, kollarını dik tutmaz. Sırtlarını biraz meyilli tutarak erkeklerden daha az eğilirler. Ellerini parmaklarını açmayarak dizleri üzerine koyarlar ve dizlerini biraz bükük bulundururlar.

 DoğrulurkenDoğrulurken

Doğrulurken

Rükû’da üç defa  Sübhâne rabbiye’l-azîm dedikten sonra, doğrulurken “Semiallahü limen hamideh” diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta Rabbenâ leke’l-hamd denilir.

 Secdeye VarılırSecdeye Varılır

Secdeye Varılır

Sonra,  “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.

Secdeye inerken önce dizler, sonra eller, daha sonra da burun ve alın yere konur. Secdede baş iki elin arasında ve hizâsında bulunur. El parmakları birbirine bitişiktir. Secdede iken ayaklar kaldırılmaz. Secdede gözler kapalı olmaz. Burada üç kere Sübhâne rabbiye’l-a’lâ denilir.

Erkekler, secdede dirseklerini yanlarından uzak, kollarını yerden kalkık bulundururlar. Ayaklar, parmaklar üzerine dik tutulur ve parmak uçları kıbleye gelecek şekilde yere konur.

Kadınlar, secdede kollarını yanlarına bitişik hâlde bulundururlar.Ayaklar bitişik olarak parmaklar üzerine dik tutulur ve parmak uçları kıbleye gelecek şekilde kıvrılarak yere konur.

Not: Secde süresince ayakların her ikisinin de yerden kesilmesi namazı bozar. Ancak bir rükün yerine getirilinceye kadar ayakların ikisi veya biri yerde olursa namaz geçerlidir. Buna göre az da olsa ayaklardan ikisi ya da biri secde anında yere değmişse namaz olur. Fakat secde boyunca ayaklardan biri bile yere hiç değmediyse namaz olmaz.

OturulurOturulur

Oturulur (Teşehhüd)

“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.

Otururken, parmaklar dizlerin hizâsına gelecek şekilde eller uylukların üzerine konur ve kucağa bakılır.

Burada Sübhânallah diyecek kadar kısa bir an oturulur.

 Erkekler bu oturuşta, sol ayağını yere yayarak onun üzerine oturur, sağ ayak, parmakları kıbleye yönelmiş durumda dik tutulur.

Kadınlar ise, ayaklarını yatık olarak sağ tarafına çıkarır ve öylece otururlar.

Tekrar Secdeye VarılırTekrar Secdeye Varılır

Tekrar Secdeye Varılır

Tekrar,  “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.

Burada üç kere  Sübhâne rabbiye’l-a’lâ denilir.

2. Rekatın Kılınışı

Kıyama DurulurKıyama Durulur

Kıyama Durulur

“Allahü ekber” deyip ayağa kalktıktan sonra ikinci rekat başlamış olur.

Ayağa kalkınca elleri bağlayıp  “Besmele” çekilir.

Fâtiha Sûresi okunur, (Ardından ‘Âmin’ denir.)

-Zamm-ı sûre okunur. Meselâ,  Kul hüvallâhü ehad… okunur. (Zamm-ı sûre, namazda okunan sûrelere denir.)

Sonra  “Allahü ekber” diyerek rükûa gidilir.

 Rükûya GidilirRükûya Gidilir

Rükû

“Allahü ekber” diyerek rükü’a vardıktan sonra Rükû’da üç defa Sübhâne rabbiye’l-azîm denilir.

 DoğrulurkenDoğrulurken

Doğrulurken

Rükû’da üç defa  Sübhâne rabbiye’l-azîm dedikten sonra, doğrulurken Semiallahü limen hamideh diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta Rabbenâ leke’l-hamd denilir.

 Secdeye VarılırSecdeye Varılır

Secdeye Varılır

Sonra,  “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.

Secdeye inerken önce dizler, sonra eller, daha sonra da burun ve alın yere konur. Secdede baş iki elin arasında ve hizâsında bulunur. El parmakları birbirine bitişiktir. Secdede iken ayaklar kaldırılmaz. Secdede gözler kapalı olmaz. Burada üç kere Sübhâne rabbiye’l-a’lâ denilir.

 OturulurOturulur

Oturulur (Teşehhüd)

“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.

Burada Sübhânallah diyecek kadar kısa bir an oturulur.

Tekrar Secdeye VarılırTekrar Secdeye Varılır

Tekrar Secdeye Varılır

Tekrar,  “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.

Burada üç kere  Sübhâne rabbiye’l-a’lâ denilir.

Tahiyyata OturulurTahiyyata Oturulur

Tahiyyata Oturulur

“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.

Oturunca sırasıyla;

Ettehiyyâtü okunur,

Allâhümme Salli okunur,

Allâhümme Bârik okunur,

-Rabbenâ duaları “Rabbenâ Âtina” ve “Rabbenâğfirlî” okunur.

Selam Verilir (Erkek)Selam Verilir

Selam Verme

Dualar bitince yüzümüzü önce sağ tarafa çevirerek Es-selâmü aleyküm ve rahmetullah deriz.

Selâm verirken omuzlara bakılır.

Sonra yüzümüzü sol tarafa çevirerekEs-selâmü aleyküm ve rahmetullah deriz.

Böylece İki Rekatlık Teheccüd veya Gece Namazınız Tamamlanmış Olur. Eğer 4-8 veya daha fazla kılmak istiyorsanız bunu tekrarlayarak gerçekleştirebilirsiniz.

[/tab]
[tab title=Teheccüd Namazı Hakkında Bilgi ]

Teheccüd Namazı Hakkında Bilgi

Peygamber Efendimiz (s.a.s), Sahih-i Müslim’de Ebû Hureyre (r.a)’dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte teheccüd namazının en faziletli vaktini şöyle belirtmiştir:

 “Farz namazdan sonra en faziletli namaz gece namazıdır. Geceyi iki kısma bölersen son kısmı namaz için en faziletli vakittir. Eğer geceyi üçe bölersen ortası en faziletli vakittir” (Tecrid-i Sarih Terc. IV, 16).

Teheccüd namazı çok faziletli bir namazdır. Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde teheccüd namazı kılmaya teşvik edilmiş ve bu namazı kılanlar övülmüştür. Yüce Rabbimiz geceleyin kalkıp teheccüd namazı kılanlar hakkında şöyle buyurur:

“Onların yanları yataklarından uzaklaşır (teheccüd namazı kılmak için yataklarından kalkarlar), korkarak ve umarak Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (hayır için) harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için gözlerini aydınlatıcı ne güzel (nimetlerin) saklandığını hiç kimse bilmez” (es-Secde, 32/16-17).

Ebû Hureyre (r.a)`dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

 “Geceleyin kalkıp namaz kılan ve karısını uyandırarak ona da kıldıran, şayet kalkmak istemezse yüzüne su serpen erkeğe Allah rahmet eder, (günahlarını bağışlar). Yine geceleyin kalkıp namaz kılan ve kocasını uyandıran, kalkmak istemezse yüzüne su serpen kadına da Allah rahmet eder (günahını bağışlar)” (Ebû Davûd, Salâtü`tTatavvu`, 18).

Hadis-i şerif insanı teheccüd namazı kılmaya teşvik ettiği gibi, aile fertlerini kaldırıp onlara da bu faziletli namazı kıldırmaya teşvik etmektedir.

Yine Ebû Hureyre ve Ebû Saîd el-Hudrî (r.a) Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmişlerdir:

“Kim geceleyin uyanır ve karısını da uyandırarak beraberce iki rekat namaz kılarlarsa, Allah`ı çok zikreden erkek ve kadınlardan yazılırlar” (Ebû Davûd, Vitr, 13).

Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlar ise Allah’ın mağfiret ve mükâfatına nail olacaklardır. Kur’an-ı Kerimde onlar hakkında “Allah’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar, işte Allah bunlar için bağış ve büyük mükâfat hazırlamıştır” (el-Ahzab, 33/35) buyurulmuştur.

Bir kimse itiyat haline getirdiği teheccüd namazını özürsüz yere terketmemelidir. Hz. Âişe validemizin şöyle dediği rivâyet edilmiştir: 

“Gece namazını terketme. Çünkü Resulullah (s.a.s) onu terketmezdi. Hasta ve yorgun olduğun zaman oturarak kılardı” (Ebû Davûd, Salatu’t-Tatavvu’, 18)

Yine Hz. Âişe validemiz, “Resulullah (s.a.s)’e namazın en sevimlisi az da olsa devam edileni idi. Resulullah (s.a.s) bir namazı kılmaya başladığı zaman ona devam ederdi” demiştir (Buhar, Savm, 52).

Teheccüd namazı Hz. Peygamber’e farzdır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:

“Ey Muhammed! Gecenin bir bölümünde uyanıp, sırf sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere, Kur’an’la gece namazı kıl. Rabbinin seni Makam-ı Mahmuda erdireceğini umabilirsin” (el-İsrâ,17/79).

Bu namaz diğer müslümanlara sünnet veya müstehap derecesindedir.

Teheccüd namazına diğer müminleri de teşvik eden ayet (bk. el-Müzzemmil, 73/20; es-Secde, 32/16; el-Furkân, 25/63, 64; ez-Zâriyât, 51/17, 18; Âli İmrân, 3/16, 17) ve hadisler vardır.

Abdullah b. Ömer (r.a)’nın kendisini rüyada cehennemde görmesi ve bir meleğin yaklaşarak “korkma” demesini Resulullah (s.a.s)’a anlatması üzerine, Allah elçisi şöyle buyurmuştur:

” Abdullah ne iyi adamdır. Fakat kalkıp gece namazı kılmayı âdet edinseydi ne iyi olurdu “.

Abdullah b. Ömer, bundan sonra gece uykusunu azaltmıştır. Buradan teheccüd namazına devam eden her ferdin iyi olarak anılmaya lâyık olduğu anlaşılır (ez-Zebîdî, Sahîh-ı Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi, Ankara 1982, IV, 29, 30, H. No: 576).

Başka bir hadiste şöyle buyurulur: “Gece namazına devam edin. Çünkü gece namazı kılmak sizden önceki salih kulların âdetidir. Rabbinize karşı bir taattır, kötülükleri örtücü ve günah işlemekten alıkoyucudur” (Tirmizî, Deavât, 101).

Hz. Bilâl (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Size geceleyin kalkmayı tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yaşayan sâlihlerin adetidir; Rabbinize yakınlık (vesilesi)dir; günahlardan koruyucudur; kötülüklere kefârettir, bedenden hastalığı kovucudur.” [Tirmizî, Da’avât 112, (3543, 3544).]

Hadiste teşvik edilen gece kalkması (kıyâmu’lleyl) öncelikle teheccüd namazını da içine alan bir kalkmadır. Resûlullah da pek çok hadislerinde teheccüde teşvik etmiştir. Bazı hadis kitaplarımızda ilgili hadisleri toplayan müstakil bölümler mevcuttur.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sadedinde olduğumuz hadiste kıyâmu’lleyl’in şu  neticelerini hatırlatıyor:

* Allah’a yaklaştırır. Yine O’nun rahmetini celbe vesîle olur.

* Günahlardan uzaklaştırır, yani günah işletmez. Cenâb-ı Hakk “Namazın kötü ve çirkin işlerden koruyacağı” (Ankebut 45); “İyi amellerin kötü amelleri gidereceği” (Hud 114) garantisini vermektedir.

* Günahlara kefâret ve örtü olur.

* Bedenden hastalıkları çıkarır, sıhhate vesile olur.

Ubâdetu’bnu’s-Sâmit (radıyallâhu anh) anlatıyor:

“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Geceleyin kim uyanırsa şunu söylesin:

“Allah’tan başka ilah yoktur, O birdir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd de O’na aittir,  O herşeye kâdirdir. Hamd Allah’a aittir, Allah münezzehtir, Allah büyüktür, bütün amel ve ibadetler için gereken güç ve kuvvet Allah’tandır. Sonra Aleyhissalâtu Vesselâm buyurdular: “Rabbim beni affet!”  desin veya dua ederse duasına cevap verilir. Eğer abdest alır ve namaz kılarsa namazı kabul  edilir.” [Buhârî, Teheccüd 21.]

Sözlerin en doğrusunu söyleyen haberlerin en hakikatlısını konuşan, beyanları, müjdeleri her çeşit mübalağa ve mücazefeden uzak olan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın bu hadiste haber verdiği büyük avantajın kıymetini takdir etmenin ehemmiyetini anlayan büyüklerimizden bazıları, 

“Allah kimin tek bir hasenesini (hayırlı işini) kabul etse, artık ona azab etmez. Çünkü Allah Teâlâ işlerin neticelerini bildiği için  sonra iptal edeceği bir şeyi önceden kabul etmez. Kişi yaptığı hayrın boşa gitmeyeceğinden emin oldu mu azab görmeyeceğinden de emin olmalıdır.”

Bu gerçeğe binaen Hasan Basrî Hazretleri şöyle demiştir:

“Allah’ın tek bir secdemi kabul ettiğini bilmeyi ne kadar isterdim.”

Muğîre İbnu Şu’be (radıyallâhu anh) anlatıyor:

“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)  ayakları kabarıncaya kadar geceleri kalkıp namaz kılardı. Kendisine:“Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını affetti (niye kendini bu kadar hırpalıyorsun?)” denildi.

“Şükredici bir kul olmayayım mı?” cevabını verdi.”

[Buhârî, Teheccüd 16, Tefsîr, Feth 1, Rikâk 20; Müslim, Sıfâtu’l-Münâfikîn 79, (2819); Tirmizî, Salât 304, (412); Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl 17, (3, 219).]

Kurtubî bu hadis vesilesiyle, bir yanılğıya dikkat çeker: Bu soruyu Resûlullah’a soran kimse, yani günahının affedilmiş olmasına rağmen ibadet yapmak için meşakkate girişinin sebebini soran kimse zannetmiştir ki: “Allah’a günahlardan korkulduğu için, mağfiret, merhamet taleb etmek gayesiyle ibadet edilir, öyle ise kim mağfirete mazhar olduğu kanaatine varırsa artık ibadete muhtaç değildir.” İşte Resullah’ın cevabı bu inancın yanlışlığına dikkat çekmekte, ibadet yapmaya bir başka sebep göstermektedir: Bu sebep, bir kimsenin  hiç de müstehak olmadığı bir  nimete kavuşması, mağfirete mazhar olmasıdır. Bu hal, herkese çokça şükür etmek gerektiğini ortaya koyar. Çünkü:

Şükür, nimeti itiraftır ve nimete mukabil hizmet etmektir. Yani, kişi kendisine gelen iyiliğin hakkı olmadığı halde verildiğini bilirse işte bu şükürdür. Teşekkür etmek, bu durumda iyilik yapana: “Sen bana hakkım olmayan iyilikte bulundun, ben bunun idrakindeyim, sana memnuniyetimi; iyiliğini, lütfunu anladığımı ifâde ediyorum” demektir.

Kıyâmu’l-leyl ile, yani gecenin değerlendirilmesiyle alakalı ilâhî emir Hz. Peygamber’e peygamberliğin ilk yıllarında geliyor. Yani gecenin tanzimi üzerine gelen ve gecenin büyük bir bölümünün uyanık geçirilmesini emreden Müzzemmil sûresi, geliş (nüzûl) sırası itibariyle 3. sırada yer almaktadır. Demek ki, ilk ilâhî emirlerden biri gecenin değerlendirilmesi ve tanzimi olmuştur. Halbuki gündüz vaktinin tanzimini böylesine teferruâtla ele alan bir âyet hiçbir zaman nâzil olmamıştır.

Bu durumu, gecenin beşerî hayattaki ehemmiyetiyle izah edebiliriz. Gerek başarıda ve gerekse başarısızlıkta olsun, insana hayatı boyunca derin ve kesin te’sir icrâ eden hususlardan biri, gece hayatıdır. Gece, insan hayatının yarısını teşkil ettiği halde, ihmal edilme, gafletle geçirilme tehlikesine maruzdur. Şu halde, ikaz ve uyarıların, ciddi dikkat çekmelerin bu hususta daha çok olması gerekmektedir. Kur’ân bunu yapmıştır.

İlâhî emirle geceyi tanzim edip değerlendirecek olan insan, gündüz vaktini de azami şekilde değerlendirecek demektir. Zira gece mes’elesinde muvaffakiyet bir azim, gayret ve irade işidir, şuur işidir.

Zor olanı halleden, kolay olanda  takılır mı? Geceyi ihyâ eden, gündüzü öldürür mü? Bu hikmete binaen, daha peygamberliğin başında Cenâb-ı Hakk, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a zamanı iyi kullanma dersini vermek için kıyâmu’lleyl’i emretmiştir.

Hz. Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)’in mûcizevi başarısında, gecenin değerlendirilmesi olan kıyamu’lleyl’in mühim payını görmemek mümkün mü?

Gerek uhrevî kurtuluşunu ve gerekse İslâm’ın tekrar teâlisini gaye edinenlerin, rahmet-i Rahman’ın celb ve tecellisinde böylesine müessir bir vasıtayı şevkle tutmaları, kıyâmu’lleyl kapısından vecdle girmeleri gerekmez mi? (bk. Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-ü Sitte Tercüme ve Şerhi)

 

[/tab]
[tab title=Hadisler ]

Hz. Ebu Hüreyre (radıyallalhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdularki: “Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan ve hanımını da uyandıran, hanımı imtina ettiği taktirde yüzüne su döken kula rahmetini bol kılsın. Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, kocası imtina edince yüzüne su döken kadına da rahmetini bol kılsın.”

|Ebu Dâvud, Salât 307, (1308); Nesâî, Kıyamu’l-Leyl 5, (3, 205).

Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Biriniz uyuyunca ensesine şeytan üç düğüm atar. Her düğümü atarken, düyüm yerine eliyle vurarak üzerine uzun bir gece olsun, yat” dileğinde bulunur. Adam uyanır ve Allah’ı zikrederse bir düğüm çözülür, abdest alacak olursa bir düğüm daha çözülür, namaz kılarsa bütün düğümler çözülür ve böylece canlı ve hoş bir hâlet-i ruhiye ile sabaha erer. Aksi halde habis ruhlu (içi kararmış) ve uyuşuk bir halde sabaha erer.”

|Buharî, Teheccüd 12, Bed’ü’l-Halk 11; Müslim, Müsafirîn 207, (776); Muvatta, Kasru’s- Salât 95, (1, 176); Ebu Dâvud, Salât 307, (1306); Nesâî, Kıyâmu’1-Leyl 5, (3, 203).

İbnu Mes ‘ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ‘ın yanında bir adamın zikri geçti ve sabaha kadar uyuduğu, namaz kılmadığı söylendi. Aleyhissalatu vesselam:

“Bu adamın kulağına şeytan işemiştir” buyurdu.. ”

|Buharî, Teheccüd 13, Bed’ü’l-Halk 11; Müslim, Müsâfirîn 205, (774); Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl 5, (3, 204).

Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resulullah (alehissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“(Mûtad olarak) geceleyin namaz kılan bir kimse, uykunun gâlebe çalmasıyla (bir gece uyuya kalsa ve namazını kılamasa) Allah’u Teâlâ hazretleri onun namazının sevabını yine de yazar, onun uykusu (Allah’ın ona yaptığı bir ikram) bir sadaka olur.”

|Muvatta, Salâtu’l-Leyl 1, (1,117); Ebu Dâvud, Salât 310, (1314); Nesâî, Kıyamu’l-Leyl 61, (3, 257).

Mesrûk (rahimehullah) anlatıyor:”Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) ‘ye sordum:

“Resullullah (aleyhissalâtu vesselâm) ‘a göre hangi amel efdaldi ? ” Bana:

“Devamlı olan !”diye cevap verdi. Ben tekrar:

“Gecenin hangi vaktinde kalkardı?” dedim

“Bağıranı -yani horozu- işittiği zaman kalkardı!” diye cevap verdi.”

|Buhari, Tehccüd 7, Rikâk 18, Müslim, Müsafirîn 131, (741); Ebu Dâvud, Salât 312, (1317); Nesâî, Kıyamu’l-Leyl 8, (3, 208).

Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ‘ın gece namazı on rek’atti. Bir rek’at de tek kılardı. Sabahın sünnetini iki rek’at kılardı. Böylece hepsi onüç rek’at olurdu.”

|Buharî, Teheccüd 10, Müslim, Müsafirîn 121, 124, (736, 737); Muvatta, Salât’1-Müsafirîn 8, (1,120); Ebu Dâvd, Salât 316, (1334-1341-1361); Tirmizi, Salât 325; (439-445); Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl 30, 35, 36, 44, 53, (3, 230, 233, 234, 239). Bu metin Müslim ve Ebu Dâvud’da gelmiştir.

Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Biriniz gece namazına kalkınca ilk önce iki hafif rek’atle namaza başlasın.”

|Müslim, Müsafirîn 198, (768); Ebu Dâvud, Salât 313, (1323, 1324).

Ebu Dâvud’da şu ziyade var: “…. Sonra dilediğin kadar uzat.”

Alî radıyallahu anh’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Bir gece Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Ali ile Fâtıma’nın kapısını çaldı ve onlara:

“Namaz kılmayacak mısınız?” buyurdu.

|Buhârî, Teheccüd 5, Tefsîru sûre (18), 1, İ`tisâm 18, Tevhîd 31; Müslim, Müsâfirîn 206.

Ömer İbnü’l–Hattâb’ın torunu Sâlim’in, babası Abdullah İbni Ömer’den rivayet ettiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Abdullah ne iyi adam! Keşke bir de gece namazı kılsa!” buyurdu.

Sâlim diyor ki:

O günden sonra Abdullah geceleri pek az uyurdu.

|Buhârî, Teheccüd 2, 21, Fezâilü’s–sahâbe, 19, Ta`bîr 25, 36; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 139, 140.

[/tab]

[tab title=Sorular ]

Teheccüd Namazı Ne Zaman Ve Nasıl Kılınır; Nasıl Niyet Edilir?

Teheccüt namazı, yatsı namazından sonra geceleyin kılınır. Bir süre uyuduktan sonra kalkılarak kılındığı için “teheccüd” denmiştir. Yorgunluk sebebiyle gece kalkamayacağından korkan kimsenin uykudan önce kılması da mümkündür. İki, dört veya sekiz rekât olarak kılınabilir. Çok faziletlidir ve ümmete sünnettir. Cenâb-ı Hak Peygamber Efendimiz’e (asm) bu namazı şu âyetle emretmiştir:

“Ey Resûlüm. Gece vakti de uyanıp, sadece sana mahsus fazladan bir ibadet olarak teheccüd namazını kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makam olan en büyük şefaat makamına çıkarır.” (İsra, 17/79)

Teheccüt namazına, “Niyet ettim Allah rızası için teheccüt namazını kılmaya” diye niyet edilir.

Eğer gece teheccüt namazına kalkacak isek, vitir namazını geciktirip teheccüdün ardından gecenin son namazı olarak kılmamız daha faziletlidir. Vitir namazı gecenin son namazı olarak teşrî kılınmıştır. Gece kalkmak konusunda problem yaşayanlar için bu namaz gene yatmadan önceki son namaz olmalıdır. Yani teheccüdü bu namazdan önce kılmalıdır. Teheccüt ve vitir namazları geceye bırakıldığı zaman, namaz tesbihatını yatsı namazından sonra yapmak gerekir. Vitir namazından sonra ayrıca muhtelif duâlar ve virdler yapılabilir.

Teheccüt namazı, gece boyunca fecrin doğuşuna kadar kılınabilir. Peki, fecir doğduğunda hâlâ kılınmamışsa?

Hazret-i Âişe (ra) diyor ki:

“Resûlullah Efendimiz (asm) ağrı, sızı veya başka bir sebeple gece namazını kılamadığında, gündüzün on iki rekât kılardı.”

Bir diğer rivayet de Hazret-i Ömer’den (ra):

Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdu ki:

“Kim devam ettiği gece ibadetini veya virdini yapmadan uyuya kalırsa, onu sabah namazı ile öğle namazı arasında ifa ettiğinde, geceleyin ifa etmişçesine sevap yazılır.”

Hazır söz geceden açılmışken, geceleyin dileklerin kabul edildiği bir saatle ilgili bir hadîsi de buraya almadan geçmeyelim. Cabir (ra) rivayet etmiştir ki:

Allah Resulü (asm) şöyle buyurmuştur:

“Gecede bir saat vardır ki, bir Müslüman o saate rastlar da Cenâb-ı Allah’tan dünya ve âhiret işinden bir hayır isterse, Allah o kimsenin dileğini muhakkak verir. Bu her gece böyledir.” (Hadisler için bk. R. Sâlihîn, 1178, 1179, 1175.)

Hem kışı, hem kabri, hem berzah âlemini hatırlatan gece vaktinin, ruhumuzun Cenâb-ı Hakk’ın rahmetine ne derece muhtaç olduğuna bir ihtar ve uyarı hükmünde bulunduğunu beyan eden Bedîüzzaman Hazretleri, geceleyin kılınan teheccüt namazının da, kabir gecesi ve berzah karanlığı gibi en muhtaç olduğumuz bir zamanda, en lüzumlu ve en vazgeçilmez bir ışık olduğunu kaydeder. (Sözler, s. 46.)

Hiç şüphesiz her sabah da, haşir sabahını hatırlatır. Evet, Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle şu gecenin sabahı ve şu kışın baharı ne kadar mâkul, lâzım ve kat’î ise; haşrin sabahı da, berzahın baharı da o kat’iyettedir!

‘Geceleyin Kıldığınız Namazın Sonunu Vitir Yapın.’ Hadisine Binaen, Vitir Namazından Sonra Teheccüd Namazı Kılınır Mı?

Yatsı namazından sonra vitir namazını kılıp, bir miktar uyuduktan sonra teheccüt için kalktığınızda, tekrar vitir kılmaya gerek yoktur.

Teheccüd namazını, bir miktar uyuduktan sonra kalkıp kılmak daha faziletli ise de, yatağa girmeden önce teheccüd niyetiyle namaz kılmak da mümkündür.

Bununla birlikte İbni Mâce’de ve Halebî-i Sagîr’de kaydedildiğine göre, Peygamberimiz (a.s.m.) vitir namazından sonra, oturarak iki rekât nafile namaz kılardı. Birinci rekâtta “İzâ zülzileti’l-ardu” sûresini, ikinci rekâtta ise “Kul yâ eyyühe’l kâfirûne” sûresini okurdu. Bu hadisin izahında muhaddisler, bu namazı Peygamberimiz (asv)’in her zaman kılmayıp, birkaç kere kıldığını söylemektedirler.

“Geceleyin kıldığınız namazın sonunu vitir yapın.”(Buhârî  Salât 84  Vitir 4; Müslim  Müsâfirîn 151)

mealindeki hadisinden de anlıyoruz ki, vitir namazıyla geceleyin kılınacak namaz tamamlanmış olmaktadır. Fakat teheccüd namazı müstesnadır. Çünkü, teheccüd namazı, uyuduktan sonra kalkarak kılınan husûsî bir namazdır. Yani vitir namazından sonra gece kalkıp teheccüt namazı kılınabilir.

Ancak vitir namazını kılmadan yatan bir kişi, gece kalktığında önce teheccüdü sonra vitir namazını kılar.

Teheccüd Namazı Kaç Rekattır?

Bu namaz iki rekâttan sekiz rekâta kadar kılınabilir. Yani, imkân nisbetinde iki, dört, altı ve sekiz rekât olarak kılınabilir. Mutlaka sekiz rekât kılınacak diye bir mecburiyet yoktur. Bu namazı insan kendi evinde kılabildiği gibi, gece çalıştığı iş yeri, fabrika gibi yerlerde uygun bir vakitte de kılabilir.

Teheccüd Namazını Gece Uyumadan Kılabilir Miyiz?

Rivayetlerden bazılarında, Peygamberimiz’in (asm) gece uyandığı ifade edildiği için, müctehidlerden bazılarına göre, teheccüd namazı kılmak için yatsı namazından sonra uyumak, yani yatsı namazıyla teheccüd namazı arasına uyku girmiş olması şarttır. Bazılarına göre ise, böyle bir şart söz konusu değildir. Yatsı namazından sonra sabah namazının vakti girinceye kadar teheccüd namazı kılınabilir. Ancak bu konuda, Peygamberimiz (asm)’den  gelen sözlü ve fiili sünnet, yatsı namazından sonra uyuyup, gece yarısı veya daha sonra (gecenin son üçte biri) uyanıp, bir miktar rükünleri mümkün olduğunca uzatılarak teheccüd kılmak, sonra vitir namazını, daha sonra da sabah namazının sünnetini kılmak şeklindedir.

İmsak Vaktinden Sonra Vitir Ve Teheccüd Namazı Kılınır Mı?

Sabah namazının vakti imsak ile girer, güneşin doğması ile biter. Vitir veya teheccüt namazı imsak vaktinden biraz öncesine kadar kılınabilir. Ramazan dışındaki aylarda sabah ezanı vaktin sonuna doğru okunmaktadır. Ramazanda ise sabah namazının giriş vakti olan imsak vaktinde okunmaktadır. Farklılık bu uygulamadan kaynaklanmaktadır.

Teheccüd Namazı Peygamberimiz(s.a.v) İçin Farz Mıydı?

Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimize hitaben: “Gecenin bir kısmında sadece sana mahsus, fazla (bir ibadet) olmak üzere namaz kıl. Muhakkak Rabbin seni öğülmüş bir makama erdirecektir” (el-İsra, 17/79) buyurulmuştur. Ayet-i kerimenin tefsirinde teheccüd namazının Hz. Peygamber için farz veya fazilet olduğu ümmeti için nafile olduğu belirtilmiştir.

[/tab]

[/tabs]

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.