İki kardeş yaşardı bir zamanlar bir ülkede. Biri sultanın sarayında görevli ve zengindi. Diğeri emeğinin karşılığıyla yetinir, bulduğuna şükrederdi.
Saray görevlisi olan, fakir kardeşine sık sık “Sende neden sultanın hizmetine girmiyor ve bu eziyetten kurtulmuyorsun?” diye söylenirdi.
Kardeşi bunlara “Sen neden kendi emeğinle iş tutmuyor, sultanın kapısında köleliği seçiyorsun?” diye cevap verirdi.
Bilgeler “Kızgın demiri, bilek gücü ile hamur gibi yoğurmak, ağalar-beyler önünde el bağlamaktan iyidir.” demişlerdir.