Oruca Hazırlık Günleri

0
1645
Ramazan orucuna hazırlık günleri
Ramazan orucuna hazırlık günleri
Ramazan orucuna hazırlık günleri

Bir kaç gün gibi kısa bir zaman kaldı, “yarabbi niyet ettim, üzerime farz olan bu seneki Ramazan ayının orucunu tutmaya” dememize, yemeye, içmeye belli saatler arasında ara vermemize, kısaca “oruç günlerine” az kaldı, inşallah Rabbimiz hepimizi, sağlık ve afiyet içinde sevdiklerimizler birlikte bizleri de kavuşturur, akabindeki bayramı birlikte yaparız..

Tabii oruç tutarken, bilmemiz gerekenlerde var, mesela Oruç” ne demektir? Diye bize sorulacak olursa vereceğimiz cevap şöyle olmalıdır:

“Oruç; Savm ve sıyam: Fecr-i sadıktan (sabah namazı vakti) başlayarak güneşin batışına kadar yemekten, içmekten ve cinsi yakınlıktan nefsi tutmaktır. Orucun Farz, vacib, nafile ve mekruh çeşitleri vardır”

Bazılarımız oruç tutmasa bile onun başlangıcı olan sahuru ihmal etmezler, kendilerine sorulacak olursa “sahur nedir” diye şöyle cevap vermeleri gerekir:
“Sahur; seher vaktinde yenen yemektir. “Seher” de ikinci fecir (sabah namazı vakti) nden biraz evvel olan vakittir”

Bir de “imsak” var, peki nedir bu imsak?
“İmsak: Orucu bozan şeylerden nefsi hakikaten ve hükmen tutmaktır, iftarın zıddıdır”

Sanırım “iftarı” bilmeyen yoktur, ama biz yine de sözlük anlamını aktaralım da okurlarımıza sorulursa cevabını verebilsinler:
“İftar; Güneşin batışından sonra orucu açmaktır. Oruçlu iken orucu bozacak bir şeyin yapılması da bir iftardır.

Orucun kelime manası anlatılırken “fecr-i sadık” diye bir söz geçmişti, yani doğru fecir, bir de bunun zıddı olan “fecr-i kazib” var, öyleyse onu da öğrenmeliyiz değil mi?
“Fecr-i kazib; Birinci fecir, gökte uzunlamasına bir hat şeklinde beliren iki tarafı karanlık olan beyazlıktan ibaret olup az sonra kaybolur, kendisini karanlık takip eder. Bundan sonra Fecr-i sadık (sabah namazının vakti) meydana gelir.

“Fecr-i sadık; İkinci fecir; sabaha karşı doğu ufkundan yayılmaya başlayan beyaz bir aydınlıktan ibaret olup sabah namazının vaktidir.

Bir de “temkin” denen bir olay var, bunu nedense günümüzde kimse uygulamıyor, önce ne olduğunu, yani kelime manasını bir öğrenelim: “Temkin; astronomik olarak hesaplanan vakitlerin fıkhi esaslara uygun hale gelmesidir. İlim ehli der ki: “Temkin sadece ihtiyat için yapılmış bir düzeltme değil, fıkhi olarak yapılması zaruri bir düzeltmedir.”

Daha ziyade sahur vakitlerinde uygulanırdı bu temkin vakti eskiden, yani ikinci top atışından on beş-yirmi dakika önce eller çekilirdi sofradan, şimdi ise ezanla birlikte eller çekiliyor yenilenlerden, burada ezanı okuyan müezzinlerin saati ve dikkatleri çok önem taşımaktadır.

 Eskiden de uygulanırdı bu temkin vakti, şimdi sadece bazı  takvimlerin çizelgesinde görünür bu temkin vakti, diğer takvimlerle arasında bir fark görülür, bazıları uyar bu temkine. Bazıları uymaz, uymak ise en gereklisidir diye düşünüyorum, çünkü orucu tehlikeye atmaktan sakındırmalıdır.

Bazı deyimlerin manalarını açıklamaya çalışırken “eyyam-ı biyz” nedir onu da zikredelim:

“Eyyam-ı biyz: kameri ayların 13-14-15. Günleridir. Ramazan ayı dışındaki aylarda da bu günlerde tutulan oruç müstehabdır. Ayın en parlak günleri olduğundan biyz denilmiştir.

“Şeker” sözcüğü sonradan icat edildi Ramazan günlerinin sonundaki bayram günlerine, doğrusu “Iyd-ı fıtır” dır; yani (iftar bayramı): Iyd bayram demektir. İmsaka son verildiği için Ramazan bayramının adıdır. Nitekim bu cümleden olarak “Sadaka-i Fıtır” denilir verdiğimiz fitrelere, “sadaka-i fıtır” Ramazan şerif’in sonunda verilmesi gereken belli miktardaki sadakadan ibarettir, bunun miktarı ise hurmadan, üzümden, buğdaydan belli bir miktarın yada bedelinin verilmesi olarak belirlenir, eskiden “hoş” edilirdi fakire verilirken. “hoş” etmek demek, fakirin o sadakayı alıp kabul etmesinden sonra okunan fatiha-i şerif ve üç İhlas-ı şerif’in okunmasıyla olurdu.

Oruca gücü yetmeyenlerin, hastaların, yaşlıların, sakatların tutamadıkları oruçlarına karşılık verdikleri, durumlarına göre vermekle yükümlü oldukları bir “fidye” vardır ki “fidye miktarı, ”dini ölçülere” göre  bir fakirin sabahlı ve akşamlı bir günlük yiyeceği demektir ki, bu sadaka-ı fıtır yani fitre miktarıdır.. Bu miktarı dileyen maddi durumuna göre arttırabilir, ama ölçü dinimizin ön gördüğüdür ve onun aşağısında verilmez.

Oruç gelmeden sanırım bazı bilgileri sizlerle paylaştık.. Şimdiden Ramazan-ı şerifinizi tebrik eder, bu mübarek günlerdeki rahmetten, mağfiretten hepimizi nasiplendirilmesini Allah’tan dua ve niyaz ederim..

Selam ve dua ile.

Mevlüt Mergen yazısıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.