Âl-i İmrân Otuz Birinci Âyet-i Kerimesinin İniş Sebebi Nedir?

0
2647

 

ALİ İMRAN 31Âl-i İmrân Otuz Birinci Âyet-i Kerimesinin İniş Sebebi Nedir?

Bu âyet-i kerimenin iniş sebebi hakkında çeşitli rivayetler vardır. Ezcümle deniliyor ki:

Bir gün Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mescid-i Harâm’a gitmişti. Orada Kureyş müşrikleri toplanarak putlara tapınıyorlardı. Resûl-i Ekrem Hazretleri (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dedi ki:

“Ey Kureyş topluluğu, Allah’a yemin ederim ki siz Hazreti İbrahim’in dinine aykırı harekette bulunuyorsunuz. Neden şu putlara, şu kendi ellerinizle yaptığınız heykellere ve şekillere tapınıp duruyorsunuz?” Onlar da dediler ki:

“Biz âlemin yaratıcısı olan Allah’a sevgimizden dolayı bu putlara tapınıyoruz. Biz bunlara ibadet ediyoruz ki bunlar bizi Allah’a kavuştursunlar, bize şefaat etsinler.”

Ne gaflet!.. Ne cehalet!..

Bu müşrikler âlemin yaratıcının varlığına inanıyorlardı. Ancak putları ibadete layık olarak tanıyor, onları şefaatçi kabul ediyorlardı. Bunun üzerine, “Şanı yüce Resûlüm! O gafillere de ki: Siz putları Cenâb-ı Hakk’a ortak tutuyorsunuz. Bununla beraber de Allah’a sevgi iddiasında, O’na yaklaşma ümidinde bulunuyorsunuz. Heyhat!.. Bu mümkün mü?

Ey gafiller sürüsü!.. Eğer siz hakikaten Allah Teâlâ’yı seviyorsanız, bana tâbi olunuz. Zira ben Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberim. Allah Teâlâ’nın birliğini, kudret ve azametini, emirlerini ve yasaklarını size tebliğ etmek ve göstererek öğretmek için görevlendirilmiş olan benim.”

Evet… Şüphe yok ki hidayete ermek, Hakk’a kavuşmak için Resûl-i Ekrem Efendimiz’e (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) tabi olmaktan başka çare yoktur. Hatta bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
“Kardeşim Musa (aleyhisselâm) yaşıyor olsaydı, bana uymaktan başka bir şey yapamazdı.” (Beyhakî, Şuabü’l-İmân, 1/199)

İnsanlığın son Peygamberi, son hidayet rehberi Hazreti Muhammed’dir. (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Kendi aklını rehber kabul edenler, yarı yolda kalırlar. Kendi algılarındaki bir zekâ parıltısına mağrur olup da nübüvvet nurundan istifade etmeye çalışmayanlar karanlıktan kurtulamazlar.

“Ey nûr-i nübüvvet seni mümkin midir inkâr?
Pür şaşaadır nurun ile enfüsü afak”

(Ey nübüvvet nuru seni inkâr etmek mümkün mü?
Ruhlar ve ufuklar senin nurun ile parıldamaktadır.)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.