Genç Kızlar Bu Ümmet Sizinle Ayağa Kalkacak
Trabzon’un Of ilçesinde, hayatında köyünden başka hiçbir yeri görmeyen bir uzaktan halam vardı. 80 küsûr yaşlarında vefat ettiğinde, bir kere olsun köyünün dışına çıkmamıştı. %100 köylü, %100 doğal namaz kılan, oruç tutan, kocasından başka da erkek tanımayan bir kadın. Bir gün babam İstanbul’dan memlekete ziyarete gittiğinde; bu halamızı (Allah rahmet eylesin) –Adı Menşure halaydı- Menşure halayı tarlada çalışırken görmüş, çok duygulanmış, yaşlı 70 yaşını geçmiş kadın… Tarlada harıl harıl çalışıyor. O da babamı görünce;
-“Hafız hoş geldin” demiş. ‘Hoşbulduk’ vs. muhabbet etmişler. Dua et bana demiş hafız diye babama. Babam da ona tamam dua edeceğim de sana da bir dua öğreteyim demiş. Öğret bakalım demiş. Ona, hala demiş sabahları tarlaya çıkmadan önce “Sübhanallahi ve bihamdihi” de demiş. Peygamberimiz çok övüyor, çok sevap kazanırsın demiş. Övmüş böyle. Kadın çok duygulanmış. Oğlum ne bu kadar mübarek bir dua bu demiş, çok sevaplı. Ben bunu söylerim, kaç defa söyleyeceğim bunu demiş. Babam da ona demiş ki; “Halacığım! Peygamberimiz bunu 100 defa söyleyin” demiş. Kadın bir tefekkür etmiş;
“Uşağum (Karadeniz lehçesiyle) Bu kadar büyük dua 100 olur mu? Ben 40 defa söylerim bunu” demiş. Babam da gülmüş; ‘Söyleyebildiğin kadar söyle’ demiş. Kadının bir yanlışı var mı burada? 100 kere söyle, çok sevap cümlesine, 100 nedir 40 kere söylerim ben bunu diyor? Yanlışı yok, çünkü kadın 40’a kadar saymayı biliyor. Ondan sonrasının matematiği yok kadının kafasında. Uzay rakamı onun için 40’da bitiyor. 41 demeyi bilmiyor ki kadın… 40’a kadar da doğru dürüst saymamıştır hayatında. Dolayısıyla hep 10 15 de bitiyor. Mesela ahırındaki inekler 5 tanedir. Evdeki oda sayısı 4 tanedir. Onun ağabeyleri, kardeşleri, ablaları 12 kişi ediyorlardır. Rakamlar onun için iki haneyi kolay kolay bulmuyor zaten. Dolayısıyla kadın dev bir rakam kullanmak için 40 kere söylerim demiş.
Bu yaşanmış tertemiz bir Anadolu kadınının, sizin gibi kültürlü, üniversite kızlarına mesajıdır. Yaşanmış bir olay bu. Hanımefendiler! Genç kızlar! Ümmetimizin kızları!
1.FANİ DÜNYANIN FANİ DEĞERLERİNE KİLİTLENME! UFKUNU GENİŞ TUT!
Ufku üniversiteye kilitlenmiş, evlenmeye duvağı kilitlenmiş, çalışmaya kilitlenmiş, maaşa kilitlenmiş vb. Fani dünyanın fani değerlerine kilitlenmiş değerler, cennette ebediliği anlamakta zorlanırlar, anladıklarını zannedeler. Allah için ne verebilirsin dendiğinde; ashabın kızlarına verebileceği şeyleri canlarından başlatarak devam ettirdiler. Canım, anam, babam, hayatım, her şeyim, kainat diye saydılar. Bizim neslimiz ise; 40’a kadar saymayı bildiği için; Ramazan’da verdiği sadakaları büyük fedakârlık olarak zikredebildiler.
Sadece örnek olarak anlaşılsın diye zikrediyorum, yargılama yapmıyorum. Mesela burada tesettürlü kızlar yoğunluğu var, Allah’a hamd ederek bu manzarayı zikrediyorum . Belki de sizler Allah için neler yapabileceğinizi konuşacak olsanız, başörtünüzü göstereceksiniz. Çünkü 40’a kadar saymayı biliyordur kafanız. Eğer başörtünüzü Allah için yapılacak şeylerin en iyisi görüyorsanız –sanki Müslüman başka türlü olur muymuş ki, başörtüyü Allah için yapılacak bir şey göstereceksin sen- mesela bugün namaz kıldım der mi Müslüman? E zaten kılmayacaktın da ne yapacaktın ki? Hristiyan değilsin, Yahudi değilsin, dinsiz değilsin, Müslümanlık iddiasındasın. Namazı konuşamaz, onun için ilahiyat fakültesinde okuyan kızlarım varsa, onlara bir fıkıh bilgisi olsun: Nafile ibadetin riyası olur denir, farzların riyası olmaz.
Ramazan günü oruç tutuyorum ben diye riya yapamazsın ki, gavur musun tabi oruç tutacaksın denir insana ama Perşembe günü Ramazan ayı olmadığı halde oruç tuttuğunu deglere ettiğin zaman, riya olabilir bu. Ekstra bir işin riyası olur. Asli görevin riyası olmaz. Mesela bir insan araç kullanırken trafikte: “Kırmızı ışıkta durdum, herhalde Nobel ödülü verirsiniz bana” demez. Kırmızı ışık durmak içindir zaten, bunun Nobel ödülü olmaz ama adam 40’a kadar saymayı bildiği için kırmızı ışıkta durduğu için bu ülkenin en büyük işini yapmış birisi zanneder kendini. Hanım kardeşlerim! Yargılama ve yerme yapmıyorum.
Başörtüsünü haşa hafif görmüyorum sabah namazını da hafif görmüyorum zaten. Sabah namazını kıldım diye 15 yaşını aşmış herhangi bir Müslüman kız, babasından ödül alabilir ama bunu İslam adına yapılmış büyük bir operasyon olarak takdim edemez kimseye. Zaten Müslüman olmayan namaz kılmıyor. Sen Müslümanım diyorsan, elbette namaz kılacaksın. Biz şimdi fırına gittiğimizde “Aaa ekmek var burada” diyor muyuz? Fırında ne olurdu ki ekmek olurdu zaten ama fırında pırasa satılırsa, fırında pekmez satılırsa, “Aa bu fırında pırasa satıyorlar, manavda satılan şey burada satıyor diye o zaman tereddüt et. Fırında battaniye satılmaz mesela. Battaniyenin orada olması sürpriz bir şey.
2.ÜMMETİN TORTUSU DEĞİL, ORJİNALİ OL!
Hanım kızlarım! Mümin bacılarım! Bu ümmetimin kızları! Size şunu söylemek istiyorum. Anneleriniz babalarınız, camilerde size din öğreten hocaefendiler, bulunduğunuz vakıflar, size tesettüre girmeyi Müslüman kız olmanın gereği olarak anlattılarsa, sadece size bir parmak bal tattırdılar demektir. Bu ümmetin kızı olmak, Ümmeti Muhammed’den olmak, Hatice (r.anha)’nin bir numarası olduğu bu ümmet, başörtüsünü, tesettürü, kaza namazını, ramazan orucunu, umreye gitmeyi, ekstra bu asırda yapılmaz bir işi yapmışlık gibi takdim edemez.
Bu, bu ümmetin tortusu olmaktır, orjinali olmak değildir. Bu ümmeti Muhammed (a.s)’in kızlarıyız biz diyen kızları barındıran bir ümmettir. Bu ümmette 3 tane kız çocuğunu iffetiyle yetiştirip, evlendirene cennet sözü veren Peygamber (sav)’e başörtüsü sallayarak karşılık veremeyiz biz. Başörtüsü çok düşük bir seviye. Bir de bunun üzerine 6 asır ümmeti Muhammed’in Kuran ve İslam’ın, şeraitin kavramlarına temsilcilik yapan bir toprakların kızı olduğun zaman sen, bana kalkıp da; Üniversiteye başörtüyle girdim, başörtüyle bitirdim dersen maşallah 40’a kadar sayabiliyormuş derim ben.
3.BU ÜMMETİN ASİYESİ SEN OL!
Hanım kızlar! Allah sizi çok daha yükseklerde görmek istiyor. İsrailoğulları’nın bir tane Asiyesi vardı. Bu ümmetin her evinden Allah bir asiye görmek istiyor. Biz alnımızın teriyle bu cennete girdik diyen Müslüman genç kızlar olduğumuz zaman, Peygamber (sav)’in övüneceği, barına basacağı ümmetinin kızları olmuş olacağız. Çıtayı yüksek tutmayı anlatmaya çalışıyorum size.
Hiçbir kızım bana; “Ben ilahiyat fakültesine gidiyorum “ diyecek, sonrada “hem de bir cüz kuran ezberledim diyecek. Ne yapacaktın ki, bir cüz kuranı bu Anadolu’nun kötünde namaz kılan hemen her Müslüman hemen hemen biliyor zaten. Sen Kuran’ın yürüyen bir modeli olduğunuz aman bu ümmetin övünç vesilesisin sen. Sen bu ümmetin kuranına bir yol bulup, kurandan kendine bir yol bulup iç içe girdiğin zaman, yürüyen kuran kız olduğun zaman bu ümmet seninle övünecektir. Sınıf geçecek kadar puan aldığın zaman değil; çünkü ümmetim benim kuran okuyanlar değil, kuran yaşatanlar istiyor artık (..) sene önce ezanın ve kuranın yasak olduğu zamanlarda bir kız çocuğunun yüzünden kuran okuyabilmesi çok büyük bir şeydi, o mucizeydi o zamanlar.
Bu ümmet kuranı yasaklanmış kitap olmak savaşından çıkmıştır Allahın izniyle. Artık yeryüzünün her ağacının dibinde bir sahife kuran okunacak zamana doğru koşuyoruz biz. O günlerin kızı olanlar, o günlerin mücahidesi olanlar, o günlerin annesi olanlar, o günlerin eşleri olanlar bu ümmetin Asiyeleridirler.
4.MÜSLÜMANLIĞINIZ SİZİNLE BERABER BÜYÜMELİ!
Bu sebeple hanım kardeşlerim, hanım kızlarım! Başörtü düzeyinden lütfen yükselin. Kuran okuma düzeyinden lütfen yükselin. Hala ilkokuldaki alfabe yazısını kullanmayın. Kendiniz roman yazacak hale geldiğiniz gibi –nasıl yazıyı yükselttiniz, okumayı yükselttiniz- yaşadığınız Müslümanlığınızda başörtüsüyle başladığınız günlerden daha yukarıya çıkarmak zorundasınız.
Müslümanlığınız sizinle beraber büyümeli, ufkunuz gördüğünüz dünyanın hacmi kadar olmalı en azından. Sadece evinizi, teyzenizi ve halanızı gördüğünüz zamanlar, bir başörtüsünün hedef olduğu kimselerdiniz. Şimdi şehirler gördünüz. Ülkeler biliyorsunuz. Artık sizin ufkunuz bir başörtüsüyle simgelenebilecek, daracık bir ufuk olmamalıdır. Olduğu zaman küçük kalırsınız. 40’ kadar sayarsınız. 40’ıda dünyanın en yüksek, astronomik rakamı zannedersiniz.
Siz mevlütlerde, cenazelerde, düğünlerde dua yapanların; “Ya rab! Bu evliliği Hatice ile Muhammed /as) verdiğin mutlulukla donat” diye düğünlerde dua yapıyor ya hocaefendiler; çirkin, yersiz, ahlaksız bir duadır bu. Eşini sabah namazına camiye bile göndermeyen kadının, mağaradan inen eşine;”Yürü Muhammed arkandayım ben” diyen kadın gibi olması, benzeştirilmeleri ahlakî midir? Vicdan bunu kabul eder mi? Mekke’nin en zengin kadını olduğu halde servetini, canını, bedenini, her şeyini kocasına feda edip, İslâm’ın ilk çekirdeğini diken kadın.. İnsanlığın özü olan o kadın..
Eşinin sakal bırakmasına bile izin vermeyen bir kadınla kıyas edildiği bir cennet hayal edilebilir mi acaba? Bu ne kadar çirkin bir benzetmedir. Böyle dua olur mu ya! Hatice’ye benzeyecekmiş. Bir de hacı teyzeler ölmesin. Tabutunun başında “Ya rabbi Hatice anamızla beraber bunu mahşerde buluştur.!” Niye? Etek mi gösterecek Hatice’ye? Hatice’ye alınmış, koparılmış kaşlarını mı gösterecek? Senin kaşların Arap kaşıydı, bak kaş gör mü diyecek? Ruj mu göstereceksin Hatice’ye? Nerde buluşuyorsun, niye buluşuyorsun. Yaşadığın 80 sene senin özündü. O paydadakilerle buluşmak varken; can, mal, her şeyini eşine ve eşinin dinine feda eden kadınla aynı paralelde bulunmayı iddia etmek gülünçtür, gülünç!
Onun için hanım kızlarım! Sizi üniversitelerde, başörtülü dolaşın veya affedersiniz: “Sakın erkeklerle oturup nescafe içmeyin he kantinlerde” deme seviyesinin altına düşürmüyorum. Tenzih ederim sizi bundan! Müslüman kıza erkeklerle yabancılarla oturma kalkma denir mi ya! Bunun uyarı olarak yapılması bile bir Müslüman’ın ağzından çıkması yakışık almaz şeydir. Ben size çok temiz eş adayları olarak kalın demem. O bile sizin için düşüklüktür. Ne derim ama?
5.SEN MUHAMMED (AS)’İN GÖLGESİSİN!
Kızım! Sen bu ümmetin kızısın. Muhammed as’ın bu topraklardaki uzantısısın. Muhammed kimse bu dünyada (aleyhisselam) sende Muhammed’in gölgesi olarak yaşamak zorundasın. Tavrın, kimliğin, konuşmaların, okuduğun kitapların, alacağın diplomanı yapacağın işin Muhammed 8as)’a göstermekten utanmadığın düzeyde olmalı. Muhammed’in ümmeti olmak, onun karakterini taşımak demektir. Senin doğmana 1450 sene vardı. 1450 sene önce babanı uyardı.
Bu kız cennetindir dikkat et. Dedi dünyada adaleti emreden bir peygamber olarak geldi ve sonra kalktı ve babalara dedi ki; “Çocuklarınızın arasında adil olun ama taraf tutacaksınız kız çocuklarını tutun ve onları üstün tutun” dedi. Koyduğu adalet kuralını bile kız çocukları için bozmuş bir Peygamberin var senin. Ben sana erkeklerle dolaşma diye seviyesiz bir söz söyleyemem. Müslüman’a bu söylenmez zaten. Bende 40’a kadar saymayı bilmiş olurum o zaman.
6.KENDİNİ MELEKLERE BEĞENDİR! MELEKTEN AŞAĞISINA TENEZZÜL ETME!
Melekten aşağısına tenezzül etme derim sana ben. Seni Cebrail görücüye gelsin bu dünyada derim. Göklerin melekleri aşağı insin, görücü olarak geldik desin. Senin şehadetini kutlamak için gelsinler. Şehitlik gibi yürüyen vakarını benimsemiş ve cennetlere taşımak için gelsinler. Ümmeti Muhammed’in kızı olmakla İsrailoğulların’dan bir teyze olmak arasında fark var ablalar.
Muhammed’in kızlarından biri olmak -aleyhisalatu vesselam- bambaşka bir şeydir. Bambaşkadır o. İsrailoğulları’nın erkeklerinin bile ulaşamayacağı yere Allah bu kızları koydu. Hatta, hatta on binlerce hadisi bulunan peygamberimin (sallallahu aleyhi ve sellem) tek bir defa ağzından ‘Bana üç tane erkek çocuk doğurup büyütüp getirene Allah cennetini versin’ diye bir dua çıkmadığı halde, kaç hadisinde Müslümanlar’ın 3 kız yetiştiren yuvasını cennet yuvası olarak önümüze koyuyor. 3’üne cenneti topluca veren Peygamber’in Ümmetinin kızları; başörtüsü, ilahiyat bitirmek, bir cüz kuran okumak, evinde hanımefendi olarak oturmak, kuran kursu hocalığı yapmak düzeyini aşmış, Muhammed (aleyhisselam)in gölgesi gibi yürüyen, onun bu topraklardaki hayallerini yaşatan mücahide kadınlar olmak zorundadırlar Allah’ın izniyle de bu olacaktır.
7.GENÇ KIZLAR BU ÜMMET SİZİNLE AYAĞA KALKACAK!
Burada beni dinleyen sizleri izleyen melekleri şahit tutarak iman ettiğim şeyi söylüyorum: 7 milyarız bugün. Kim bilir bugüne kadar da 7 milyar bu dünyada insan var oldu. Hepimiz bir kadının çocuğuyuz, kadından yaratıldık. Bunun lamı cimi yok, tek bir kişi babasız ama herkes analı yaratıldı bu dünyada. Havva anamız hariç ana çocuklarıyız. İnsanlığı ana bu hale getirdi. 7 milyar yaptı. Lut (aleyhisselam) yanında destekçi bir kadın bulamadığı için, Nuh (aleyhisselam) yanında destekçi bir kadın bulamadığı için dünya tufan gördü.
2 kere dünya kadınsızlık yüzünden tufan görüp, sular altında kaldı. Muhammad (aleyhisselam) Hatice bulduğu için 23 yılda insanlığa medeniyet getrdi. Batı küfrün ve şeytanlığın merkezi olan batı… Bu yüzden kadından başladı sömürmeye. Kadını avucunun içine aldığı için; kadını kıyafetiyle duygularıyla, itikadıyla Allah’ın şeriatına düşman olmakla sömürdüğü için Batı karşısında güç olarak gördüğü İslam neslini bitirdi, kendisi tek kaldı. Bu manzarayı binlerce yıllık tecrübeyi müşahede ettikten sonra, bende diyorumki: Bu ümmeti madem başını açarak, Kuran’a karşı çıkartarak, Allah’ın şeriatına arızalı ve defolu olduğuna inandırarak kadın nesliyle bitirdiler, bu ümmet erkeklerden belki 100 sene önce Allah’ın izniyle yeniden genç kızlar ve genç kadınlarla bu ümmet ayağa kalkacak Allah’ın izniyle. Siyasetten önce siz umutsunuz. Ticaretten önce siz cennet kârısınız.
Ben 40’dan fazla sayma bilmek istiyorum. 40’la kendimi sınırlamak istemiyorum, o yüzden gerçekleri görüyorum. Ben evet, Müslümanım! Başörtüm var. Evet, Müslümanım! Kuran okuyorum ama Nisa suresindeki bazı ayetlere kafam takılıyor benim. ‘Niye Allah böyle demiş?’ diyen Müslüman kızı gördüğüm zaman vallahü’l-azim, Mescidi Aksa’yı kaybetmekten daha fazla yüreğim daralıyor. Benim iffetime hakaret etmiş gibi beni ağlatıyor o genç kız. Bakıyorum ki, Cennete herkesten önce girmek istiyor ama ‘Allah Nisa suresi’nin 34. Ayetinde ne demek istedi.? O arap karılarına mı aitti?’ diyor. Allahın uzay çağında, helikopterin bulunduğu çağda, kızların fakülte okuyabildiği çağda konuşamayacağını zannediyor.
Onu görünce henüz ümmetimin katedeceği çok uzun yollar bulunduğunu anlıyorum. Sonra bakıyorum genç bir kız, henüz evlenmemiş, taptaze hayatının başında kendisini Allah’ın dinine en iyi hizmet içi nerede kullanabileceğini soruyor. ‘Kuranı Kerim’i, Aişe anam nasıl kabul ettiyse bende kabul ettim’ diyor.
Onun o heyecanlı, umut veren görüntüsü görünce de bir kere daha canlanıyorum, sabah uykusundan kalkıp, işe giden insan gibi hissediyorum kendimi. Çünkü inanıyorum ki, bu ümmet kadınıyla batırıldı. Allah’ın izni ve lütfuyla da kadınlarla ayağa kalkacak. Nasıl Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Hira’dan indiğinde; ürktü, ‘Beni örtün, beni örtün’ diye sıtmaya yakalandı. Aynı anda da yaşı 50’yi geçmiş olan yaşlı bir teyze durumundaki Hatice validemiz; ‘Korkma Muhammed! Ben senin arkandayım. Allah seni utandırmaz. Sen iyi bir insansın. Çık Allah’ın sana emrettiğini yap, ben arkandayım’ dedi ve Peygambere hız verdi, o da kalktı, toplumu Allah’a çağırdı.
Ben siyasetçilerden önce vakıf başkanlarından önce, veya diğer İslami hizmetleri yapanlardan önce bu salonlardaki bu mübarek, her biri bu ümmetin orijinal Asiyesi durumundaki bu kızlar, bu kızlardan birinin beşinin: “Biz varız ya rabbi, biz varken Muhammed’in şeriatı yere gelmeyecek” dediklerini görüyorum. Bu sözlerinde ilk gün Hatice’nin verdiği heyecanla 23 yıl sonra İslam’ın Veda Hutbesi’ni okuttuğu manzara gibi, Allah’ın izniyle uzun yıllar geçmeden yıkıldığı yerden bu ümmet kalkacak, onu kaldıracak olan da sizlersiniz Allah’ın izniyle.
8.GENÇ KIZLAR! BÜYÜK DÜŞÜNÜN, UFKUNUZU GENİŞLETİN!
Hanım Kızlarım! Ağabeyiniz olarak size şunu söylüyorum: Vurguladığım şey şudur; Başörtü örtün, aman ha internette her sayfaya girmeyin. Böyle söylemiyorum, ayıp bir söz bunu söylemem benim. Ama lütfen beyninizi değiştirin diyorum. Sayı 40’dan fazladır. Şehir görmemiş, okul okumamış, Menşure hala gibi olmayın lütfen. 100 kere söylenecek şeyi 40 kerede bitirmeyin diyorum. Siz ufkunuzu büyütün. Allah dendiğinde aklınıza kabe de gelsin. Mini bir mercimek taşıyla filleri kahreden Allah da aklınıza gelsin. Allah deyince cenazelerde rahmetine sığınılan Allah’ı da hatırlayın. Şeriatı olan, şeriatına devlet isteyen, devletine Kuran gönderen Allah’ı da hatırlayın. Kadını da erkeği de onun yarattığına imanınızı hatırlayın.
Cennetin cehennemin sahibi olan Allah’ı hatırlayın! Büyük düşünün! Allah’ı sadece mezarlıklarda rahmet dağıtan biri olarak düşünürseniz, en fazla 40’a kadar sayarsınız. 40dan sonraki sonsuz rakamlardan mahrum olursunuz. Asla 40’a kadar sayanlar, sonsuz rakamları kullanabilenlerle aynı yerde olmayacak cennetlerde. Büyük düşünün! Muhammed (as)’ı Arapların Peygamberi olarak düşünmeyin. İnsanoğlunun son umudu olarak görün. Büyük düşünün! Şeriat başörtüsünü şeriatın kuralı olarak görmemiştir. Kuran’ı Kerimimiz, Hadisi Şerifler Şeriat istiyor. Yani tepeden tırnağa kafasının dışındaki bezden, içinde hücrelere kadar her şeyi Allaha teslim edilmiş nesil istiyor şeriat.
Müslümanlık gösterişlerle gösterilen din değildir. Her şeyin uğruna feda edildiği bir dindir. Böyle düşünün. Bu dünyanın olaylarını seyredip, filan büyük şer güçleri bizi sömürüyor. ‘Bunları aşmamız mümkün değil’ demeyin! Ancak 40’a kadar saymış olursunuz o zaman. Amerika, Rusya, Çin, Afrika, İsrail, Avrupa, Asya, Avustralya, Dünya, Uzay, Kainat ve bunların binlerce katı Allah’ın mülkünde bir hiçtir dediğiniz zaman 40’ı aşmış olursunuz. Allah’ı Allah gibi düşünmek..
Peygamberi Allah’ın Peygamberi ve insanlığın son umudu olarak görmek… Şeriat’ı cenazelerden önce düğünlere kural koyan bir din olarak görmek… Evlendiğin gün düğün günü hatırlamadığın Allah’ın mezarımda beni hatırlaması mümkün değil diyebilen mücahit kadın ol. Evet, düğün hayatta bir defa! Bir defa olduğu için zaten bende Allah’a uyuyorum diyen, çok rakamları haneleri kullanabilir mümin kadın ol. Bu Allah’ın izniyle erkeklerden önce size nasip olması gereken bir şereftir hanım kızlar. Erkelerden önce pilot olarak Müslüman olmayı, yüzde yüz Allah’a teslim olmayı siz becermelisiniz.
9.ANNELİK ŞEFKATİNİ, 100 SENEDİR YETİM KALAN DİNİNE GÖSTER!
Çünkü siz bedenlerin anasısınız, fikirlere de ana olmaya mecbursunuz. Dönüşüm 40 senede 50 senede erkeklerde oluyorsa, sizde 5 senede olur Allah’ın izniyle. Kendinizi basit görerek, işte genç bir kız, zaten sesi mahrem, görüntüsü mahrem, ya pantolan giyemez, başını açamaz ben ne anlarım bu işlerden dediğiniz gün, kıskıs gülen şeytanı sevindirmiş olacaksınız. Ben olmasaydım 124 bin peygamber olmayacaktı bu dünyada dediğin gün, sen kadınsın! Kadın o günsün!
Ben Cebrail’in korkuttuğu Muhammed’e yön veren Haticeyim demek zorundasınız. Ve kıyamete kadar bu ümmetin bütün kızları bu şerefe adaydır. Arapların özelliği mi bu? Hayır, Ümmeti Muhammed’in özelliği bu ve evlendiğin zamanda böyle, bekar olduğun zaman da böyle, maazallah dul kaldığın zamanda böyledir. Çünkü orijinal olan senin kadın yüreğin olmasıdır. Orjinallik senin bekarlığınla yada evliliğinle değildir. Senin yüreğin orijinal, senin duygusallığın, çocuğuna bebeğine gösterdiğin annelik şefkatini, 100 senedir yetim gibi kalan dinine gösterebildiğin gün, anneliğini şeriata da gösterdin demektir.
10.SİZ HATİCESİNİZ!
Hanım kardeşlerim! Söyleyeceklerim bu kadardı, sözlerim bitti ama size sevgili halamı bir kere daha hatırlatıyorum: Çok güzel bu dua, bunu kaç defa söyleyeceğim sorusuna 100 kere görünce bu mini rakamdan vazgeçip, 40 kere bile söyleyeceğini itiraf etti. Neden? Hiçbir zaman 3 haneli bir rakam görmemiş. Yaşadığı köyde 40 kişilik köy zaten. 40 haneli, bir köyde yaşıyor. Lütfen bilgi çağında, bunca hayatı tanıdığımız bir zamanda, bu 40 hanesine takılıp kalmayınız. Allah’ı hakkıyla düşünün! Şeriatı hakkıyla düşünün! Ve siz kapasitenizi Allah’tan korkarak düşünün. Bir başörtüsüyle size Allah’ın lütfettiği bunca nimetin hakkını vermiş olur musunuz? Lütfen vicdanınızı dile getirin. İslam’ın değeri başörtüsü kadar mıdır? Bir başörtüsü ki bunu rahibeler de takıyor, kuaföre gidemeyenler de başörtüsü takıyor zaten. Sorun çünkü başörtüsüz olmak. Cenazelerde ateistlerde başörtüsü takıyor. Allah için vicdanen düşünün…
Başörtüsü kadar mısınız ümmet için siz? Bu rakamların cennet fiyatlarına göre değerlendirmek zorundayız. Cennetin fiyatı kadar, Allah’ın sizden beklediği rakamlarla konuşmak zorundayız. Umuyorum benim sevgili halacığımın burda ölümünden 40 sene geçtikten sonra neden anladığını size anlatabilmişimdir. Umarım bugünden itibaren 3 haneli, 4 haneli, 5 haneli rakamlar kullanabilirsiniz. Umarım başörtüsü düşmanlığı yaptığımı vehmetmezsiniz. Umarım sabah namazını küçük gördüğümü iftira etmezsinz. Umarım bir cahillik daha yapıp, ‘Hatice kiim biz kiim’ deyip, şeytanı mutlu etmezsiniz. Siz Haticesiniz çünkü.
Kim kim yaparsanız, aradaki bölmeyi siz koyacaksınız. Sonrada ben çıldırasıya haykırırım: ‘Niye senin nikahın kıyılırken Hatice’nin mutluluğu gibi mutluluk isteniyor o zaman? Madem sen kimm, Hatice kimm… Madem kim kim… Niye Hatice’nin mutluluğuyla Muhammed’in mutluluğunu bunlara ver. Nasıl borsaya üye oldun hemen. Niye halanın cenazesini kılarken; ‘Mezarlığa koyuyorum ya rabbi. Toprağa emanet ettim’ demiyor, senin imamında Hatice’nin gittiği yerlere gönderiyoruz ya rabbi yabancı kalmasın diyorlar he? Seni Allah sadece düğün günü duada ve musalla taşındaki gün mü bekliyor hiç mi bu güzel bedenlerin, bu günlük hayatın Allah ile bağlantısı yok? Hiç mi Allah’ın yaşarken hakkı yok bizde!?
11.KENDİNİ ALLAH’A FEDA ET!
Hanım kızlar! Eğer gayeniz cennetse, sonsuz bir cennetse… Bu perspektiften sonsuz cennet perspektifinden baktığım için sadece örnek olarak şunu söyleyeceğim: Herhangi bir kızımın iffetiyle ilgili boş boğazlık yapılacak olsa, iffeti ömür boyu zedelenecek bir iftiraya uğrasa, Kuranımız’ın bir sürü falaka cezası, kırbaç cezası verdiği bir ayıp, bir Müslüman kızımıza iftira edilse, bu ne kadar ağır bir şeyse, sizden bunca bilgi donanımıyla donandıktan sonra, İslâm’ın güzelliğini şeriatın gerekliliğini gördükten sonra, bu şuur seviyesine geldikten sonra, sizden birinin kendisini; ‘Ben başka canım! Ben herhalde sadece namaz kılsam yeter, zina yapmasan yeter!’ düzeyinde görmesi de o kadar ağır bir şey. Seni Allah cennetin hurilerinin rakibi olarak yaratmış, öyle görmek istiyor. Laikliğin 200 senedir evirip, çevirip ezdiği bu topraklarda seni şeriatçı bir kız olarak meydanlara çıkarmış Allah. Sen hala kendini Cehennem’den kurtulup kurtulamayacağı belli olmayanlara denk görüyorsun. Siz Ümmeti Muhammed’in çocuklarısınız.
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sizde gözü var kızlar. Sizi seviyor. Ümmetimin kızları derken gözleri yaşarmıştı. Herhalde onun sevgisindeki samimiyetle sizi kocaya verip, ondan sonrada rahat yaşayacağız! Ara sıra ziyarete gideriz diye bekleyen ana babanızın sevgisini herhalde! Karşılaştırmazsınız.
Sizin avucunuza cennet koyan Muhammed (aleyhisselam) ile ‘Oku, çalış! Evimizin elektrik faturasını ödersin kızım!’ diyen ana babanızla inşallah denk tutmazsız. Sizi diploma vaad eden mekanizmalarla; size cenneti ve Allah’ı söz veren Peygamber’i umarım denk tutmazsınız kızlar! Lütfen sayılara dikkat edin! Allah deyince kaça kadar sayabiliyorsunuz? Muhammed deyince kaça adar sayıyorsunuz? Kuran deyince rakamlar kaç oluyor sizin gözünüzde? Bu ne demek Allah için neler feda edebilirsiniz demek. Kuran sizin için bedel olduğu zaman hangi bedellerle alınır demek. Bu tesettürü aşın!
Bitirin şu tesettür merasimini. O ilkokuldu sizin için, bitti Allahın izniyle! Sabah namazını kılmasanız zaten helak olurdunuz ama bundan sonra Havvanın kızları olarak Muhammed (aleyisselam)’ın arkasında yürüyen Hatice’nin uzantıları, bu asırdaki gölgeleri olarak kimliğinizi gösterin! Sabah namazından sonra deyin ki;
‘Ya rabbi! Ben buradayım. Beni nerede kullanacaksan kullan! Şehitliğimi istiyorsan, bana onu nasip et! Kuran’a hizmetimi istiyorsan, ben hazırım! Ne istiyorsan buradayım ya Rabbi! Asiye’yi beğenip kabul buyurduğun gibi, beni de kabul et! Onu Firavu’nun sarayından kabul ettin, beni namaz kılan bi babanın annenin evinden al ya Rabbi! Ben geliyorum…’ dediğiniz gün bu ümmetin kızı oldunuz. Muhammed (aleyhisselam)’in hayali oldunuz.
O’nun gözünü yaşartan umudu oldunuz demektir. Yine diplomanız olsun. Yine evlenin. Yine çocuklarınız olsun. Yine gezmeye gidin. Hiçbir zararı yok. Allah ile gidin gittiğiniz yere ama! Şeriatıyla gidin, istediğiniz yere gidin!
Hanım kardeşlerim! Sadece içimdeki hasretimi ve sizi gören gözlerimi size tarif ettim. Umuyorum Allah benim söylediklerimden, benim gösterdiğimden çok daha iyisini yapmayı size kolay kılsın. Allah’a emanet olun
Selamun aleyküm.
Bu yazı Nureddin Yıldız hocaefendinin bir sohbetinden alıntılanarak yazılmıştır.