İkrime’nin Müslüman Olması ve Hz. Peygamber’in Yüce Ahlâkına Şahitlik Etmesi
İkrime, Mekke’ye yaklaştığında Hz. Peygamber (s.a.v) sahabilere,
‘İkrime size mümin ve muhacir olarak geliyor. Sakın babasına küfretmeyin. Çünkü ölüye küfretmek diriyi rahatsız eder ve o küfür ölüye de gitmez’ dedi. O sırada İkrime hanımıyla cinsi ilişkide bulunmak istedi. Hanımı ona izin vermiyor ve diyordu ki,
‘Sen kâfirsin, ben müslümanım’. İkrime de,
‘Seni, nefsini bana teslim etmekten alıkoyan büyük bir şeydir’ dedi. Hz. Peygamber, İkrime’yi gördüğünde o kadar çok sevindi ki, yerinden sıçradı ve mübarek cübbesi sırtından yere düştü. Sonra Hz. Peygamber (s.a.v) oturdu. İkrime’yi de huzurunda oturttu. Beraberinde başı kapalı hanımı da vardı. İkrime,
‘Ey Muhammed, şu kadın bana haber verdi ki sen bana eman vermişsin’, dedi. Hz. Peygamber,
‘doğru söylüyor, sen emniyettesin!’ buyurdu. İkrime,
‘peki beni neye davet ediyorsun ya Muhammed?’ deyince, Hz. Peygamber,
‘seni Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim de Allah’ın peygamberi olduğuma şahidlik etmeye davet ediyorum. Bununla beraber namaz kılacak, zekât vereceksin’, dedi. Ve İslâm’ın diğer hasletlerini teker teker sayarak bunları yapacaksın, dedi.
İkrime, ‘Allah’a yemin ederim, beni hak olan bir şeye davet ediyorsun. Güzel bir işe çağırıyorsun. Allah’a yemin ederim ki, sen bizi İslâm’a davet etmezden önce aramızda konuşma bakımından en doğrumuz idin. İyilik bakımından hepimizden daha fazla iyilik yapıyordun’, dedi. Sonra da, ben ‘Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve Rasûlü (s.a.v)olduğuna şahidlik ediyorum’, dedi. Bu, Rasûlullah’ı çok sevindirdi. Sonra, ‘ey Allah’ın Rasûlü! Benim söyleyebileceğim en hayırlı şeyi bana öğret’, dedi. Hz. Peygamber,
‘Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed Allah’ın kulu ve rasûlüdür dersin’, dedi. İkrime,
‘daha sonra?’ diye sordu. Hz. Peygamber,
‘ben Allah’ı ve burada hazır bulunanları şahid kılıyorum ki ben müslüman, mücahid ve muhacir bir insanım, diyeceksin’, buyurdu. İkrime bunları da söyledi.[1]
[1] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, sf : 1/160-161.