Tilavet Secdesi

0
3514

TİLAVET SECDESİ

Kuranı Kerimde 14 yerde secde ayeti vardır.Bu secde ayetlerini okuyan ve duyan mükellef (aklı başında ve buluğa ermiş) Müslümanların yapmaları gereken vacip bir secdedir . Yani bu ayetler okunduğu zaman secde yapılması vaciptir.Bu secdeyi yapmayan bir vacibi terk ettiği için günaha girer.

İçindeki Konular:

  • Tilavet Secdesi Nasıl Yapılır?
  • Tilavet Secdesinin Farzları
  • Tilavet Secdesinin Sünnetleri
  • Tilavet Secdesinin Müstehabları
  • Namazın İçinde ve Dışında Tilavet Secdesi
  • Tilavet Secdesinin Hükmü Nedir?
  • Tilavet Secdesi İle İlgili Bilgiler

Tilavet Secdesi Nasıl Yapılır?

Namaz Başlangıcı (Niyet)

Namaz Başlangıcı (Kadın)

Niyet

Tilavet secdesi yapacak kişi abdestli, üstünün başının temiz ve avret yerlerininde örtülü olarak kıbleye döner.

“Niyet ettim Allah rızası için tilavet secdesi yapmaya“

diyerek niyet edilir.

Niyette hangi ayet için yapılıyorsa o ayet ismi geçirilebilir. Niyet sünnettir.

Eller kaldırılmadan  Allahu Ekber denilerek (ruku yapmaksızın) doğrudan secdeye varılır.

Secdeye Varılır

Secdeye Varılır

Secde

Secdeye inerken önce dizler, sonra eller, daha sonra da burun ve alın yere konur. Secdede baş iki elin arasında ve hizâsında bulunur. El parmakları birbirine bitişiktir. Secdede iken ayaklar kaldırılmaz. Secdede gözler kapalı olmaz.

Burada üç kere Sübhâne rabbiye’l-a’lâ veya bir defa Sübhane Rabbena in kâne vadü Rabbina lemef’ulâ denilir.

Ayağa Kalkılır (Erkek)

Ayağa Kalkılır (Kadın)

Ayağa Kalkılır

  Allahu Ekber denilerek ayağa kalkılır.

Doğrulunca “Gufraneke Rabbena ve ileyke’l-masîr” denilmesi müstahabdır.

Böylece tilavet secdesi yapılmış olur.

Not: Tilavet secdesi için illa ayağa kalkmak şart değildir. Kişi oturup Kuran okuduğu sırada secde ayetine rast gelse hiç ayağa kalkmadan Allahu Ekber deyip secdeye gider. Secdede üç defa Sübhâne rabbiye’l-a’lâ deyip oturduğu yere doğrulur. Bu şekilde de secdesi kabul olur.

Tilavet Secdesinin Farzları

1-Tilavet Secdesinin farzı(rüknü) alını bir kez yere koymaktır.

2-Hasta için Tilavet Secdesinin farzı(rüknü) işaret(ima)ile secde yapmaktır.

3-Namaz kılan kişi ,namaz içinde rukuya gider.Böylece Tilavet Secdesinin farzını yerine getirmiş olur.

Tilavet Secdesinin Sünnetleri

1-Tilavet secdesine namazın dışında dil ile niyet etmek sünnettir.

2-Namazın dışında Okuma Secdesi yapacağımız zaman hem dil ile hem kalp ile niyet sünnettir.

a-Bazı din bilginlerine göre namaz kılarken Okuma Secdesine niyet edilmesi veya edilmemesi birdir.Yaptığımız Okuma Secdesi geçerlidir.Vacip olan Okuma Secdesini yerine getirmiş sayılırız.

3-Okuma Secdesi yaparken ,secdede üç defa “Sübhane Rabbiyel Ala “demek sünnettir.(Okuma Secdesi yaparken bir defa “Subhane Rabbena İn Kane Vadü Rabbina Lemef’ula” da denebilir.)

Tilavet Secdesinin Müstehabları

1-Secdeden kalkarken ”Gufraneke Rabbena Ve İleykel Masir” (Senin Gufanını dilerim.Dönüş ancak sanadır.)demektir.

2-Secdeye giderken ve secdeden kalkarken ”Allahu Ekber” demektir.

3-Secde yapacak kişinin; Secde yapmadan önce ayağa kalkıp dikilmesi ve hemen secde yapması müstehabdır.

4- Secde yaptıktan sonra ayağa kalkıp dikilmesidir.

Namazın İçinde ve Dışında Tilavet Secdesi

1-Namazın Dışında: Namazın dışında secde ayetlerini okuduğumuz zaman tilavet secdesini hemen yapabildiğimiz gibi daha sonrada yapabiliriz. Hemen yapılması daha faziletlidir. Yukarıda anlattığımız şekilde yapabilirsiniz.

2-Namazın İçinde:

a-Namazın içinde secde ayetini okuduktan sonra üç ayetten az ayet okursak ayrıca secde yapılması gerekmez. Yaptığımız rüku secde yerine geçer.

b-Secde ayetinden sonra üç veya daha fazla ayet okursak secde ayetini okur okumaz “Allahü Ekber” diyerek secdeye gideriz.Secde yaptıktan sonra tekrar ayağa kalkarak kaldığımız yerden okumaya devam ederiz.

Namazda kıyam halinde secde ayeti okununca, bakılır: Eğer bundan sonra üç ayetten çok okunmazsa, yapılacak rükû veya secde ile bu tilavet secdesi de yerine getirilmiş olur. Gerek buna niyet edilmiş olsun ve gerek olmasın. Fakat tercih edilen görüşe göre, rükû ile olabilmesi için tilavet secdesine niyet etmek lazımdır. Fakat üç ayetten çok okunacaksa, bu secde ayetinden dolayı hemen sadece onun için rükû veya secde edilmesi gerekir. Secde yapılması daha faziletlidir. Namazın rükû ve secdesi ile bu secde yapılmış olmaz. Yalnız üç ayet okunacağı zaman ihtilaf vardır. Tercih edilen görüşe göre, bu secdenin hemen yapılma hükmü kalkmaz, namazın rükû ve secdesi ile bu tilavet secdesi yapılmış olur.

Secde ayetini namaz içinde okuyan kimse, dilerse okuyacağı ayetlerin sayısına bakmaksızın hemen “Allahü Ekber” diye tilavet secdesine varır. Tilavet secdesi niyeti ile yalnız rükûa varması da yeterlidir. Ondan sonra tekrar ayağa kalkar ve birkaç ayet daha okur. Ondan sonra namazın rükû ve secdelerini yapar, namazına devam eder. Eğer bir sureyi bitirmiş ise, diğer bir sureden birkaç ayet okur; çünkü tilavet secdesinden kalkar kalkmaz böyle birkaç ayet okumadan namazın rükû ve secdesine gidilmesi mekruhtur.

| Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı, A. Ceziri

Tilavet Secdesinin Hükmü Nedir?

Aşağıdaki şartlar dâhilinde secde ayetini okuyanın ve dinleyenin secde etmesi, Hanefiler dışındaki üç mezhebin ittifakıyla sünnettir.

Hanefiler: Tilavet secdesinin hükmü, okuyana ve dinleyene vacip olmasıdır. Secde ayetini okuyan ve dinleyenlerden, secde etmeyen günahkâr olur.

Hanefîler bu hükme varırken şu ayetleri delil kılarlar: ” “Ve kendilerine Kur’ân okunduğu zaman, secde etmiyorlar!”

| İnşikak Suresi, 21. Ayeti Meali

Sonra bu vücub bazen geniş süreli bazen de dar süreli olur. Secdenin mûcib sebebi, yani secde ayetinin okunuşu namaz dışında vuku’ bulmuş ise bu vücûb geniş süreli olur. Hayatın sonuna kadar ertelense ve hatta yükümlüsü secde etmeden ölse bile günahkâr olmaz. Ama geciktirmek tenzihen mekruhtur. Secdenin mûcib sebebi namazda vuku’ bulmuşsa, yani bir kişi secde ayetini namazdayken okumuşsa, bu durumda derhal secde yapması vacip olur.

Secde ayetini işitenin, dinleme kastı olmalıdır. Böyle bir kastı olmayan kişinin secde etmesi, Malikilerle Hanbelilere göre vacip değildir. Hanefilerle Şafiilerin bu husustaki görüşleri şöyledir: “Secde ayetini işitenin, dinleme kastı olması şart değildir. Aksine, dinleme kastı bulunmasa bile her işitenin secde etmesi gerekir.”

Bunlardan ayrı olarak mezheplere göre tafsilatlı bazı şartlar daha vardır:

Hanefilere göre:

Namazın, iftitah tekbiriyle vaktin belirtilmesi niyeti dışındaki bütün şartları, tilavet secdesi için de şarttır. Bu ikisi, tilavet secdesi için şart koşulmamıştır.

Müslüman olmak, baliğ olmak, akıllılık, hayız ve nifastan temizlik gibi namaz için gerekli olan vücub şartları, aynı şekilde tilavet secdesi için de vücub şartlarıdır. Şu halde dinlemek veya okumak durumunda çocuğa, deliye, kâfire, hayızlı ve nifaslıya tilavet secdesi vacip olmamaktadır. Ama bunlardan birinin okuduğu secde ayetini duyan biri, eda olsun kaza olsun, secdeyle yükümlü olmaya ehil ise, secde etmek mecburiyetinde olur.

Bu ayetleri duyanlar, sarhoş veya cünüp olsalar da secdeyle yükümlü olurlar. Çünkü bunlar, secdeyi kaza olarak yerine getirmekle mükelleftirler. Yalnız, secde ayetini deli bir kimse okumuşsa, duyanların secde etmeleri vacip olmaz. Mümeyyiz olmayan çocuk ta deli hükmüne tabidir. Çünkü tilavetin (Kuran-ı Kerim okumanın) sahih olabilmesi için mümeyyizlik şarttır. Yine bu cümleden olmak üzere, secde ayetini nakleden teyp gibi bir aletten veya papağandan işiten kimsenin de tilavet secdesi yapması gerekmez. Zira bu ikisinde, tilavetin sahih olabilmesi için gerekli mümeyyizlik şartı mevcud değildir.

Hanbelilere göre:

Tilavet secdesinin sahih olabilmesi için okuyanın ve dinleyenin hadesten taharet, necasetten uzak durmak, kıbleye yönelmek, niyet ve namazın sıhhati için gerekli diğer şartları taşımaları şarttır. Secde ayetini dinleyenlerin ayrıca şu iki şartı daha taşımaları gerekir:

1-Ayeti okuyanın, dinleyene, nafile namazda olsa bile imamlık yapmaya yetkili olması gereklidir. Mesela bu ayeti bir kadından dinleyen kişinin secde etmesi sünnet olmaz. Yine bu ayeti, insandan başka bir varlıktan, mesela teypten veya papağandan işiten kişinin secde etmemesi daha iyi olur. Secde ayetini kendisine imamlık etmeye ehil olmayan bir ümmiden veya kötürümden işiten kişinin secde etmesi sünnet olur.

2-Secde ayetini okuyanın da secde etmesi gerekir. Secde etmediği takdirde bu ayeti kendisinden işiten kişinin de secde etmesi sünnet olmaz. Eğer secde ayetini okuyan kimsenin sağ tarafı boşsa, sol tarafında veya önünde secde etmesi sahih olmaz. Sessiz kıraatli bir namazda imamın secde ayetini okuması mekruhtur. Okuyup da secde etmesi halinde, cemaatin kendisiyle birlikte secde etmesi gerekmez. Ama sesli kıraatli namazlarda durum bunun tersinedir. İmama secde ettiği takdirde, cemaatin de kendisine uyarak secde etmesi sünnet olur. Şunu da kaydedelim ki: secde ayeti bir defadan fazla okunur ve duyulursa, tilavet secdesinin de o nisbette tekrar edilmesi sünnet olur.

Malikilere göre:

Tilavet secdesinin sahih olabilmesi için, okuyanın veya işitenin hadesten taharet, necasetten taharet, kıbleye yönelme, setr-i avret ve namazın sıhhati için gerekli diğer şartları taşımaları gerekir. Okuyan, fasık olsa veya kadın gibi imamlığa yetkili olmadığı halde, okumakla halka sesinin güzel olduğunu duyurmayı kasdetmiş olsa bile tilavet secdesi yapar. Farz da olsa, namazda secde ayetini okuyan kişi, bu secdeyi namazda eda etmelidir. Ancak farz namazdayken kasıtlı olarak secde ayetini okumak mekruhtur.

Bu anlatılanlar, namaz kılan kişinin imam veya münferit olmasıyla ilgiliydi. İmama tabi olarak namaz kılmakta olan kişiye gelince; bu kişi, imamına tabi olarak secde eder. Secde etmediği takdirde namazı batıl olmaz. Çünkü bu, namazın parçalarından biri değildir. Secde ayetini imamdan ayrı olarak okuyan kişinin secde etmemesi gerekir. Secde ettiği takdirde, davranışı imamınkine zıt olduğu için namazı batıl olur.

Tilavet secdesi hususunda, secde ayetini okuyan kimse açısından üç şart daha gereklidir:

1-Secde ayetini okuyan kimsenin farz namazda farz namazda imamlığa yetkili olması gerekir. Delinin, kafirin veya abdestsiz olan bir kimsenin secde ayeti okuması halinde, ne kendisi ne de dinleyen secde etmezler. Aynı şekilde dinleme kasdı olmaksızın işiten de, secde etmez. Okuyan kadın veya çocuk ise, kendisi secde eder, ama dinleyen secde etmez.

2-Secde ayetini okuyan kişi, sesinin güzelliğini halka duyurmak kastıyla okumuş olmamalıdır. Maksadı bu ise dinleyenler secde etmezler.

3-Secde ayetini dinleyenin kastı, okuyucudan kıraat ve izhar, idgam, med, kasır ve benzeri şeyler gibi kıraatle ilgili hükümleri veya sözgelimi Verş’in ve diğerlerinin rivayetleri gibi kıraatle ilgili bir rivayeti öğrenmek olmalı, yada okuyucunun maksadı, bu hususları öğretmek olmalıdır.
Secde ayetini işiten kişi bu şartlara haiz olduğu takdirde secde eder. Okuyan secde etmese bile kendisi secde eder. Ancak namazda imam, secde ayetini okuyup secde etmezse, cemaat ondan ayrı olarak secde etmez. Kuran-ı Kerim okumakta olan kişinin abdesti yoksa, sırada gelen secde ayetini okumaz ve kıraat tertibini bozmamak için sadece kalbiyle bu ayeti mülahaza eder ve öylece bir sonraki ayete geçer. Hoca ve öğrencisi, secde ayetini birkaç kez tekrar ederlerse, her birinin sadece ilk okuyuşta bir defa secde etmeleri sünnet olur. Okuyucu bir veya iki ayet gibi kısa bir fasıla ile sadece mahallini geçerse, secde ayetini tekrar iade etmeksizin secde etmesi istenir. Ama aradan daha uzun bir fasıla geçmişse, farz namazda olsa bile secde ayetini yeniden okuyarak secde etmelidir. Yalnız, farz namazda rüku’ edilmediği takdirde secde eder. İkinci rek’atte rüku’a vardıktan sonra secde zamanı kaçırılmış olur.

Şafiilere göre:

Tilavet secdesi için gerekli bazı şartlar vardır:

1-Kıraat, meşru bir kıraat olmalıdır. Cünüp kimsenin okuması gibi haram, veya namaz kılmakta olan kişinin, sözgelimi rüku’ halinde okuması gibi mekruh bir kıraat ise, ne okuyanın ne de dinleyenin secde etmeleri sünnet olmaz.

2-Secde ayeti, okuma kastıyla okunmuş olmalıdır. Secde ayetini unutarak okumaktan veya papağan (ve fonoğraf) gibi unutmuş kimse hükmünde olanların okumasından dolayı secde etmek meşru’ olmaz.

3-Secde ayetinin tamamı okunmuş olmalıdır. Bir kısmı okunduğu takdirde secde gerekli olmaz.

4-Secde ayeti, Fatiha’yı okumaktan aciz biri tarafından Fatiha yerine okunmuş olmamalıdır. Fatiha yerine okunursa secde gerekmez.

5-Secde ayetinin okunmasıyla, secde arasındaki fasıla uzun sürmemeli ve ondan yüz çevrilmemelidir. Aksi takdirde secde gerekmez. Fasılanın uzunluğu, normal kılışla iki rek’at namaz kılma süresinden fazla olan bir zamanla takdir edilmiştir.

6-Secde ayetinin tamamını bir kişi okumuş olmalıdır.

7-Taharet, kıbleye yönelme gibi namaz için şart olan hususlar, tilâvet secdesi için de şarttır. Bu şartlar genelde hem namaz kılanda, hem de diğerlerinde aranır. Ancak, namaz kılan için iki şart daha gereklidir:

Birincisi: Secde ayetini secde etmek kasdıyla okumamalıdır. Bu maksatla okur da kasıtlı olarak ve aynı zamanda hükmünü bilerek secde ederse namazı batıl olur. Ancak, Cuma günü sabah namazında secde suresini okumak bundan istisna edilmiş olup sünnettir. Dolayısıyla bu namazda secde etmek de sünnettir. Ama Cuma sabahında bundan başka secde ayetlerini okuyup da namazdayken secde edilirse namaz batıl olur. Tabiî bu hüküm kasıtlı olarak ve hükmünü bilerek böyle yapıldığı takdirde geçerlidir. Ama bunun yanında, sözgelimi Perşembe günü sabah namazında Secde sûresini bile bile okuyup namazdayken secde edenin namazı batıl olur.
İmamın secdesi meşru olduğu takdirde, ardında namaz kılmakta olanın kendisine tâbi olarak secde etmesi vâcib olur. Hükmünü bilerek ve kasıtlı olarak bu hususta imama uymayanın namazı batıl olur.

İkincisi: Namaz kılmakta olanın, secde ayetini de bizzat kendisi okumuş olmalıdır. Secde ayetini başkası okuyup secde etse bile, kendisi secde etmez. Hükmünü bilerek ve kasıtlı olarak secde ederse namazı batıl olur. Cenaze namazını kılmakta olan kişi, secde ayetini okusa bile secde etmez. Hutbe okuyan kişiyse, secde ayetini okumakla secde eder. Etmesi de sünnettir. Ama dinleyiciler, secde ettikleri takdirde hutbeden yüz çevirmiş olacaklardır. Böyle olunca da secde etmeleri haram olur.

Secde ayetler mahiyet itibariyle şu üç muhtevadan birini taşır:
* Ya secdeyi emretmektedir, bu emri yerine getirmek için secde edilir.
* Yahut secdeye teşvik ve secde edene övgü ifade edilmektedir, bu ayetlerde de secde edilir ki fazilete erilsin.
* Yahut secdeyi medh edici bir sîga ile bahsedilir. Kâfirlerin secde etmediği ifade edilir. Kâfirlere muhalefet etmek için de bu ayetlerde secde edilir.

| Kütüb-i Sitte

Ebû Hureyre (ra) anlatıyor: “Resûlullah (asm) buyurdular ki: “Âdemoğlu secde ayeti okur ve secde ederse şeytan ağlayarak ayrılır ve: “Yazık bana, insanoğlu secdeyle emredildi ve secde etti, mukabilinde ona cennet var. Ben de secdeyle emr olundum ama ben itiraz ettim, benim için de ateş var” der.”

Ebû Saîd’den (ra): O, rüyasında secde suresini yazdığını, secde ayetini okuyunca da, kalemin, hokkanın ve her şeyin secdeye kapandıklarını gördü. Dedi ki: “Bunu Allah Resulü’ne (asm) anlattım. Ondan sonra devamlı olarak (okudukça) o ayetin secdesini yapmaya başladı.” (Büyük Hadis Külliyatı)

İbnu Ömer (ra) anlatıyor: “Resûlullah (asm), içerisinde secde ayeti olan sureyi okur, (ayetler geldikçe) secde ederdi, biz de secde ederdik. Öyle ki (izdiham sebebiyle) namaz dışı vakitlerde alnımızı koyacak secde yeri bulamadığımız olurdu.” (Buhari)

Müteakip cumada da (aynı şekilde) aynı sureyi okumuş, secde ayetine gelince:”Ey insanlar, biz secde ayetlerine uymuyoruz. (Bunlar okununca) kim secde ederse isabet eder, kim de secde etmezse üzerine günah yoktur” der ve Hz. Ömer (ra) secde etmez.”

Rebî’a İbnu Abdillah’ın (ra) anlattığına göre: “Hz. Ömer (ra) cuma günü, minber üzerinde (hutbe verirken) Nahl suresini okumuş, secde ayetine gelince;

“Ey insanlar, biz secde âyetlerine uymuyoruz. (Bunlar okununca) kim secde ederse isabet eder, kim de secde etmezse üzerine günah yoktur” der ve Hz. Ömer (ra) secde etmez.”

Buhârî’nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Allah, secdeyi dilemezsek farz etmemiştir.”

Hadisin son kısmından, âlimler tilâvet secdesinin farz olmadığı hükmünü çıkarmış ise de Hanefîler: “Vâcib olmasına mâni değil” diye cevap vermişlerdir. Hanefîler “dilemezsek” kaydını “okumazsak vacib olmaz, ama okuduk mu vacib olur” diye açıklayarak, bu ifadeye dayanarak “vacib değildir” diyenlere cevap verirler.

Hz. Ömer’in, “Kim secde etmezse üzerine günah yoktur” sözünden, bazı âlimler tilâvet secdesinin vâcib olmadığına delil çıkarmışlardır.

Zeyd İbnu Sâbit (ra) anlatıyor: “Resûlullah’a (asm) Ve’nnecmi sûresini okudum, bunda secde etmedi.”

Bu bahsin baş kısmındaki açıklamada da belirtildiği üzere, secde gereken ayetler bahsi ihtilaflı bir mevzudur.

Sadedinde olduğumuz rivayet, Necm sûresinde secde olmadığını ifade etmektedir. Mâlikîler bu rivayetle amel ederek “Mufassal sûrelerde secde yoktur” demişlerdir. Ebû Sevr gibi değerlendirenler de “Necm sûresinde secde yoktur” demiştir.

İbnu Hacer: “Bu halde Necm sûresinde secdenin terki, mutlak olarak o sûrede secdeyi terketmek ma’nâsına gelmez” der ve ilave eder: “O sırada secdenin terkedilmiş olması, Efendimiz’in abdestsiz olmasından veya vaktin mekruh vakitlerinden biri olmasından ileri gelebilir. Bu, ihtimalden uzak değildir. Yahut okuyanın secde etmemiş olmasındandır. Mamafih, Resûlullah (asm), secdeyi terk etmenin cevazını göstermek için de secde etmeyi terk etmiş olabilir,”der.

Meseleye eğilen imamlar bu sonuncu ihtimali en kuvvetli ihtimal olarak değerlendirirler. Şâfiî bu hususta cezmeder, yani kesin kanaat beyan eder. Ona göre, “Necm sûresinde secde vâcib olsaydı bilahare de olsa secde etmeyi emrederdi.”

| Kütüb-i Sitte

Tilavet Secdesi İle İlgili Bilgiler

Kur’an’daki bir secde âyetini okuyan veya dinleyen müslümanın yapması vacib olan secde.

Tilavet, arapça bir mastar olup; okuma, özellikle Kur’an-ı Kerîm’i okuma anlamına gelir. Kur’an’daki bir secde âyetini okuyan veya dinleyen âkıl, bâliğ bir müslümanın bir defa secde yapması vacibtir. Secde âyetinin tercemesini okuyan veya dinleyen kimse de secde yapmalıdır.

Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurulur: “Onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar ve kendilerine Kur’an okunduğu zaman secde etmiyorlar” (el-İnşikâk, 84/21). Bir kimse ancak vacib olan işi yapmamaktan ötürü kötülenir. Diğer yandan bu secde namazda yapılan secde olup, namaz secdesi gibi vacib hükmüne tabi olur.

Allah elçisi şöyle buyurmuştur: “Kur’an’ı okuyan ve dinleyene secde etmek vacibtir” (Buhârî, Sücûd, 10; Zeylaî bu hadis için garîb demiştir. bk. Nasbu’r-Râye, II, 178). Hadisin anlamı mutlak olup, dinlemek isteyeni de istemeyeni de kapsar.

Hanefiler dışındaki üç mezhebe göre tilâvet secdesi sünnettir. Zeyd b. Sabit (r.a) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber’e Necm Süresi’ni okudum ve bizden hiçbir kimse secde yapmadı” (Buhârî, Sücûd 6; Müslim, Mesâcid,106; Tirmizî, Cum’a, 52; Nesâî, İftitah, 50; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, III, 101). Diğer yandan Hz. Ömer’in, en-Nahl süresindeki secde âyetini okuduktan sonra cemaatı secde yapıp yapmamakta serbest bırakmıştır. O, şöyle demiştir: Allah bize secde yapmayı farz kılmamıştır. Ancak kendiliğimizden dilersek yaparız” (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 102).

Tilâvet secdesi şu sebeplerle vacib olur:

1. Secde âyetini okumak. Okuyanın kulakları duymasa bile secde gerekli olur.

2. Okunan secde âyetini işitmek veya dinlemek. İşitmek kasıtsız, dinlemek ise kasıtlı olur.

3. Bir imama uymuş olmak, İmama uyan kimse imamın okuduğu secde âyetini duymasa bile tilâvet secdesi yapar. Çünkü öğle namazı gibi gizli okunan bir namazda imam okuduğu secde âyetinden dolayı secde yapsa cemaat de kendisine uyar.

Bu secdenin yapılışı şöyledir: Tilâvet secdesi niyetiyle eller kaldırılmaksızın “Allahu ekber” denilerek secdeye varılır, secdede üç kere “Sübhane Rabbîyel-a’lâ (Erı yüce olan Rabbimi bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim)” denilir. Bundan sonra “Allahu ekber” denilerek secdeden kalkılır. Tilâvet secdesinin rüknü, Allah Teâlâ’yı ta’zîm için yüzü yere koymaktır. Ancak namaz hâlinde rükû ve hastalar için imâ da bu secde yerine geçer.

Bu secde için abdestli, temiz, avret yerleri örtülü ve kıbleye yönelmiş olmak şarttır.

Tilâvet secdesine ayaktan inilmesi ve bu secdeden kalkarken ayağa kalkılması ve bu şekilde ayağa kalkarken “Gufrâneke Rabbenâ ve İleykel masîr (Ey Rabbimiz! Senin bağışlamanı bekliyoruz. Son dönüş sanadır” denilmesi müstehaptır. Tilâvet secdesine varılırken ve kalkarken alınan tekbirler de müstehaptır. Asıl secde ise vacibtir.

Hanefilere göre namaz dışında okunan secde âyetinden dolayı yapılacak secdenin zamanı belirsiz olup geniş zaman içinde yapılabilir. Ancak özürsüz olarak geciktirmek mekruhtur. Ebû Yusuf’a göre bu secde namaz dışında da fevren vacibtir. Kur’an okuyanın insan olması, uyanık bulunması ve akıllı olması gerekir. Bu yüzden okuyanın cünüp, hayızlı ve nifas halinde olması, kâfir veya mümeyyiz çocuk bulunması yahut sarhoş olması bu hükmü değiştirmez: Çünkü bunların bu okuyuşları sahih bir okuyuştur. Müslüman olan bir cünüp veya sarhoş da okuyacağı veya işiteceği bir secde âyetinden dolayı secde ile yükümlü olur. Temizlik ve ayık halinde bu secdeyi yapmaları gerekir.

Ancak bir kimse secde âyetini papağan gibi öğretilmiş bir kuştan veya ses kayıt cihazının bantından yahut ses yankısı olarak dinlerse secde etmesi gerekmez. Yine secde âyeti uyuyan, baygın olan veya akıl hastası bulunan yahut mümeyyiz olmayan çocuktan işitilse, en sağlam görüşe göre tilâvet secdesi gerekmez. Bu sayılanlarda temyiz gücü bulunmadığı için bu okuyuş sıhhatli bir okuyuş sayılmaz. Ancak sağlam görülen bir görüşe göre, kendisine secde âyetinin okunduğu haber verilen uyuyan kimseye de tilâvet secdesi vacib olur.

Fakat ay halinde ve lohusa bulunan bir kadına ne okuyacağı ve ne de işiteceği bir secde âyetinden dolayı tilâvet secdesi vacib olmaz. Çünkü bunlar bu halde namaz ile yükümlü değildirler.

Secde âyetini hoparlörden dinlemek, okuyucudan dinlemek gibidir. Radyo ve televizyondan dinlenen secde âyeti de hoparlörden dinlemeye benzer. Çünkü sesin tel aracılığı ile ulaşması ile ses dalgaları aracılığı ile telsiz olarak anında ulaşması arasında bir fark bulunmamaktadır. Sadece okuyanla dinleyen arasında bir mekân farkı söz konusudur. Ulaşan ses aks-ı sada niteliğinde değildir. Bant yayınında da ihtiyaten secde edilmelidir. Çünkü çoğu kere bant veya canlı yayını ayırmakta güçlük vardır.

Namaz sırasında okunacak secde âyeti için tilâvet secdesi derhal vacib olur. Çünkü bu namazdan bir parça olmuştur, namaz dışında kaza olunamaz.

Secde âyeti namazda kıyam halinde okunsa, eğer bundan sonra üç âyetten fazla okunmayacaksa namaz için yapılacak rukû veya secdelerle, bu tilâvet secdesi de yerine getirilmiş olur. Tilâvet secdesine niyet edilip edilmemesi, sonucu değiştirmez. Ancak üç âyetten fazla okunacak ise bu secde âyetinden dolayı hemen bağımsız olarak rukû veya secde edilmesi gerekir. Secde edilmesi daha faziletlidir. Bu durumda namazın rukû ve secdeleriyle bu tilâvet secdesi düşmez.

Secde âyetini namazın içinde okuyan kimse, dilerse okuyacağı âyetlerin miktarına bakmaksızın derhal “Allahu ekber” diyerek tilâvet secdesine varır. Tilâvet secdesi niyetiyle yalnız rükûya varması da yeterlidir. Bundan sonra yeniden ayağa kalkar, bir kaç âyet daha okur, ondan sonra namazın rükuuna ve secdelerine gider. Namazına devam eder. Eğer bir süreyi bitirmiş ise, başka bir süreden bir kaç âyet okur. Çünkü tilâvet secdesinden kalkar kalkmaz bu şekilde bir kaç âyet okumadan rukû ve secdeye varmak mekruhtur.

Namazın dışında ise yalnız rukû etmek suretiyle tilâvet secdesi eda edilmiş olmaz. Çünkü Allah’a ta’zîm namaz dışında rukû ile yapılmış olamaz.

Cemaatle namazda imam da rukû ile tilâvet secdesine niyet etmemelidir. Çünkü cemaat, farkında olmayarak, bu niyeti terkeder ve tilâvet secdesi onlardan düşmez. Bu durumda, imamın selâmından sonra cemaatin tilâvet secdesi yapıp, bundan sonra tekrar teşehhütte bulunmaları gerekir ki, bunu herkes yapamaz.

Secde âyeti bir namazda birden fazla yerde okunsa sağlam görüşe göre bir tilâvet secdesi yeterlidir. Çünkü meclis birdir. Ayrı ayrı rekâtlarda secde âyetinin tekrarlanması da hükmü değiştirmez. Bu görüş Ebû Yusuf’a göredir. İmam Muhammed’e göre, değişik rekâtlarda okunursa meclis değişmiş sayılacağı için secde âyeti sayısınca tilâvet secdesi gerekir.

İmam secde âyetini okuyup, secdeye varınca, cemaat imamın rukû ve secdeye vardığını sanarak rukû ve secdeye varsalar, bununla namazları bozulmaz, fakat bir secde daha yaparlarsa fasit olur.

İmamın cuma ve bayram namazları ile gizli okunan namazlarda secde âyetini okuması mekruhtur. Çünkü cemaatin yanılmasına yol açabilir. Ancak secde âyeti kıraatın sonuna rastlarsa bu sakınca kalkar. Bu durumda da imamın bu namazın ruküu ile tilâvet secdesine niyet etmemesi gerekir.

Bir kimse namaz kılarken rukû, secde veya oturuş halinde secde âyetini okusa yahut imama uymuş olduğu halde onun arkasında secde âyetini tilâvet etse ne kendisine ve ne de imama uyan diğer cemaata tilâvet secdesi vacib olmaz. Çünkü namaz kılanlar bu yerlerde kıraattan men edilmişlerdir, bunların kıraati hükümsüzdür. Fakat bu okuyuşu dışarıdan duyanlara tilâvet secdesi lâzım gelir.

Secde âyetini, hazır olanlar secde için hazırlıklı iseler açıktan, hazır değil iseler gizlice okumak müstehaptır. Bunda cemaata karşı bir şefkat vârdır.

Bir süre okunup, içinden secde âyetinin atlanması mekruhtur. Yalnız secde âyetinin okunup, diğer âyetlerin okunmamasında ise bir kerahet yoktur. Ancak secde âyetiyle birlikte bir veya bir kaç âyetin de okunması müstehaptır. Secde âyeti okununca, hemen secde yapılması mümkün olmadığı takdirde okuyan ve dinleyenin “Semi’nâ ve eta’nâ, gufrâneke Rabbenâ ve ileykel-masîr” demeleri müstehaptır.

Secde âyetinin tekrarlanması:

Bir mecliste secde âyetinin birden fazla tekrarlanması hâlinde bir tilâvet secdesi yeterlidir. Secdeyi ilk okuyuştan sonra yapmak daha iyidir. Başka bir görüşe göre, bu secdeyi tehir etmek daha uygundur.

Yine bir kimse çeşitli yer ve meclislerde bir secde âyetini tekrarlarsa, secdenin de tekrarlanması gerekir.

Bir kaç secdenin bulunduğu çeşitli âyetleri okuyan kimsenin, meclis bir olsun farklı bulunsun, her bir âyet için ayrı bir tilâvet secdesi yapması vacib olur.

Açık arazide ve yoldaki meclis birliği üç adım yürümekle, yani o yerden başka yere geçmekle; ağaç üzerinde bulunan için ağacın bir dalından başka bir dalına geçmekle; veya bir nehirde yüzmekle değişmiş olur. Küçük bir evde bir köşeden diğerine geçmekle veya büyük bir camide mekân değişikliği gerçekleşmez. Ancak okuyan sabit bir yerde bulunmakla birlikte dinleyen meclis değişirse secdenin vücûbu da tekrarlanır (İbn Âbidîn, Reddül-Muhtâr, I, 726-728).

Secde âyetlerinin bulunduğu süreler:

Kur’an-ı Kerîm’de on dört yerde secde âyeti bulunmaktadır. Bu süre ve âyet numaraları şunlardır: el-A’raf, 7/206; er-Ra’d, 13/15; en-Nahl, 16/49; el-İsrâ, 17/107; Meryem,19/58; el-Hac, 22/18; el-Furkân, 25/60; en-Neml, 27/25; es-Secde, 32/15; Sâd, 38/24; Fussilet, 41/37; en-Necm, 53/62; el-İnşikâk, 84/21 ve Alak, 96/19.

Şâfiî ve Hanbelîlere göre de sayı on dört olup, ancak onlar Sâd süresindeki secdeyi “şükür secdesi”sayarken; el-Hac süresinde iki tane secde âyeti kabul ederler. Mâlikîlere göre ise sayı on birdir. Onlar en-Necm, el-İnşikak ve Alak sürelerindeki secdeleri bağlayıcı saymazlar (el-Meydânî, el-Lübâb, I, 103; eş-Şürünbülâlî, Merakîl-Felâh, 84 vd.).

Bu on dört secde âyetini bir mecliste okuyup, her biri için okudukça ayrıca bir secde yapan veya hepsini okuduktan sonra tamamına birden on dört secdede bulunan kimsenin dünyevî ve uhrevî istek, sıkıntı ve kederleri konusunda Allah Teâlâ’nın yeterli olacağı rivayet edilmiştir.

Tilâvet secdesini bozan haller: Namazı bozan her şey tilâvet secdesini de bozar. Daha tilâvet secdesinden kalkmadan abdestin bozulması, konuşma veya kahkaha ile gülme gibi. Ancak bu secdede, kahkaha ile gülmek abdesti bozmaz, kadınlarda bir hizada bulunmak da bu secdeyi ifsat etmez (el-Kâsânî, Bedâyiu’s Sanayi, I, 179 vd.; İbnü’I-Hümâm, Fethu’l-Kadir, I, 380-392; İbn Âbidîn, a.g.e. I, 715 vd.; el-Meydânî, a.g.e., I, 103 vd.; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 6l6 vd.; eş-Şirbinî, Muğni’l-Muhtâç, Mısır, t.y. 1, 214; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, İstanbul 1991, . 371 vd.)

| Hamdi DÖNDÜREN

İkra İlim Meclisi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.